Kemal Ateş Aydınlık Gazetesi

Özeleştiri zamanı

Geçen yazıma yıllar önce Sayın Faruk Bildirici ile aramda geçen bir sohbete değinerek başlamıştım. Bildirici’den sert bir yanıt geldi. Onun yanıtından önce kendisiyle ilgili yazdıklarımı buraya bir...

30 Nisan 2024 | 157 okunma

Geçen yazıma yıllar önce Sayın Faruk Bildirici ile aramda geçen bir sohbete değinerek başlamıştım. Bildirici’den sert bir yanıt geldi. Onun yanıtından önce kendisiyle ilgili yazdıklarımı buraya bir daha almak istiyorum:
Vaktiyle Faruk Bildirici Hürriyet’teyken röportajlar yapardı. Pazıl biçiminde bir kurgusu vardı o yazıların, hoşuma gitmişti. Bir gün bana randevu verdi, kitaplarımı alıp gazetedeki bürosuna gittim. Önce bazı sorularla yokladı beni, bir röportaj yaparsak neler konuşacağımızı anlamak istedi. Kendisine imzaladığım Toprak Kovgunları, Çürük Kapı, Veresiye Defteri benim Ankara gecekondularını konu aldığım romanlarımdı. Akdere gecekondularında yirmi yılımın geçtiğini, oraları iyi bildiğimi anlattım. Gecekondulardaki değişim, dönüşüm üzerine konuşacaktık. O basit yapılar apartmanlara dönüştükten sonra neler olduğundan, nelerin değiştiğinden söz ettim. Bu gözlemlerimden biri de apartman kapılarına o yıllarda bedava bırakılan bir gazeteyle ilgiliydi. Hatırladınız değil mi o gazeteyi? Dönüşümden önce, yani evler gecekonduyken buralara bedava gazete girmezdi. Kendimce ilginç bulduğum bu gözlemimi de Faruk Bildirici’yle paylaşınca yüzü birden değişiverdi:
“Kemal Bey ne var bunda, bedava gazete veriyorlar ne güzel!” dedi.
“Siz niye Hürriyet’i bedava dağıtmıyorsunuz?” dedim. Elimdeki kalemi gösterdim: “Ya da biri şu kalemi bize niye bedava vermiyor? Bunun bir maliyeti yok mu, nasıl dönüyor bu çark, değirmenin suyu nereden geliyor? Hangi amaçla o gazeteler bedava dağıtılıyor?” diye sordum. Faruk Bey sustu, yanıt vermedi.
Bizim röportaj da olmadı tabii.
Şimdi Sayın Faruk Bildirici’nin bu satırlara yanıtı: “Sayın Ateş, benimle ilgili yazdıklarınız külliyen yalan. İçinizde nasıl bir kin biriktirdiyseniz bana iftira atmışsınız. Aramızda öyle bir konuşma geçmedi. Yıllar önce siz benimle görüşmek istediniz, ben sizi tanımıyordum. Kendinizle ilgili anlattıklarınız ve kişisel öykü...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yetmiş yıllık bekleyiş 02 Aralık 2025 | 76 Okunma Hamitli Rıza Bey’in neden heykeli yok? 19 Kasım 2025 | 125 Okunma Ankara Üniversitesinde Türk Dili dersleri 30 Ekim 2025 | 263 Okunma Bellek-Hafıza 14 Ekim 2025 | 81 Okunma Köy Enstitülü şampiyonun mektubu 30 Eylül 2025 | 453 Okunma