YASTAYIZ, içimiz kan ağlıyor. Alçak terör saldırıları 38 canımızı
almış, hiçbirimizin aklı başında değil.
Dün maç başlarken içimden “Benim aklım maçta değil, futbolcuların,
hakemlerin de farklı olmadıklarını biliyorum. Kolay iş değil sahaya
çıkacak gücü bulabilmek” diye geçirdim. Maç öncesi seremonide,
polislere çiçek verirken yüzlere yansıyan ifadeler, düşüncemde pek
de haksız olmadığımın kanıtıydı. Böyle ağır bir havada, duygusal
açıdan zorlayıcı bir atmosferde başladı maç. İlk atak
Galatasaray’dan geldi, Sneijder doğru kafa vuruşunu yapacak dengeyi
sağlayamadı. Başlangıç düdüğüyle birlikte iki takım da hızlı
çıkışlarla pozisyon üretmeyi amaçladı.
G.Saray, Podolski’nin şık ara pasıyla hazırladığı pozisyonu (Bruma
üzerinden) Yasin’le gole çevirdi ve çabasının karşılığını almış
oldu. Ancak bu süreçte Gaziantepspor da rakip yarı sahaya taşıdığı
hemen her atağı bir şekilde noktalamayı başardı, net gol
pozisyonları yakaladı veya yakalamasına ramak kaldı...
ALKIŞLAR GÖKHAN’A
İki tarafın da gol üretebileceği devre böylece sona erdi. İkinci
yarıya kendisini rahatlatacak ikinci golün hayaliyle başladı
Galatasaray. Eğer uzak mesafeli şutları çok iyi maç çıkartan kaleci
Gökhan’a takılmasaydı, bu hayali daha erken de
gerçekleştirebilirdi. Baskı giderek arttı ve 66’ıncı dakikada yine
Podolski’nin hem tasarladığı hem de asistle taçlandırdığı
pozisyonda yine Yasin’in ayağından geldi gol. Gaziantepspor’un
farkı 1’e indirmesi umutlarını tazelese de çok geçmeden 10 kişi
kalması mecburen hızını kesmesine yol açtı.