BAŞBAKAN Davutoğlu muhalefet partilerinden randevu talep etti;
görüşmeler, gelen haberlere göre 30 Aralık'ta gerçekleşecek.
Başbakan’ın daha önce işaret ettiği görüşmelerde nelerin
konuşulacağı da üç aşağı beş yukarı belli...
Bütçe, TBMM İçtüzüğü ile ilgili bazı düzenlemeler/değişiklikler,
reformlar ve muhakkak “yeni anayasa” ile ilgili nabız yoklanacak
“kulislerden sızan bilgilere” göre...
Her şeyden önce demokratik olgunluk bakımından zevahiri kurtarmak
açısından bile olsa önemlidir.
Diyalogdan zarar değil, fayda gelir ki; toplumsal çatlaklara
nemlendirici krem etkisi gösterse bile öpüp başımıza koymamız
gerekir.
*
AKP’nin bir zamanlar AB ile uyum sağlamak konusunda (zorunlu veya
değil, oraya takılmayalım) hevesli olduğu dönemde TBMM’ye getirdiği
reform paketleri konusunda muhalefet gereken desteği vermişti.
Yani görüşmelerde bu bahiste bir problem çıkacağını sanmam.
TBMM İçtüzüğü ile ilgili genel kurul günlerini “çalışma” ve
“tartışma” olarak ikiye ayırmak gibi öneriler de şiddetle itiraz
edilecek türden hadiseler değil.
Bütçe ile ilgili zaten görüşülmüştü diye hatırlıyorum, onu da bir
kenara ayıralım tartışma başlığı olarak.
*
Peki yeni anayasa?
Bakın orada işler karışıyor işte...
CHP “İlk dört madde ve ‘The Başkan’lık ile gelme, ne olursan ol
gel” demişti.
Başkanlık ısrarının geçen dönem belli bir noktaya kadar anlaşma
sağlandığını bildiğimiz, bazı maddelerde mutabık kalınan anayasa
çalışmalarını tıkadığı malum.
“The Başkan”lık konusunda Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında en
azından “aciliyeti ve önceliği” konusunda pürüzler olduğu kısmına
hiç ilişmeyelim.
Fakat işler tıkanırsa, yine orada tıkanacaktır, hepimiz biliyoruz
değil mi?
Dün muhtarlarla yaptığı toplantıda Cumhurbaşkanı önceki anayasa
çalışmasının tıkanması konusunda yine muhalefete (aslında CHP’ye)
yüklenirken şu ifadeleri kullandı:
“Dürüst davranmamak, top çevirmek, yalancılık...”