RİNGİN köşesinde sıkışmış boksör gibiyiz.
Hem “hain ve sinsi ve alçak” rakibin/rakiplerin yumrukları iniyor
üstümüze hem de aradaki boşluklarda kendi kendimizi
yumrukluyoruz.
Rakibin/rakiplerin gölgesi kendinden uzun biliyoruz, tamam.
Rakibin/rakiplerin eldiveninin içine demir muşta yerleştirenler var
biliyoruz, tamam.
Peki bir elimizle bu darbelere karşılık vermeye çalışırken diğer
elimizle kendimizi yumruklamayı nasıl açıklayacağız ey erenler?
“Her alçak saldırı sonrasında manzara aynı” diyeceğim ama değil;
daha da berbat bir hal alıyor vaziyet.
AYNADAKİ TROL SURETİ
Toplum ikiye, dörde, sekize, seksen milyon parçaya bölünüp
birbirini “hain, ajan, işbirlikçi vb” diye suçlamak, tehdit etmek,
“ispiyonlamak” derdine düşüyor.
Sosyal medyayı, “trol ve provokatör” kışkırtmalarını “veri” kabul
etmeyelim peki, ama bir “ayna” olduğu kesin.
2017’ye girdikten sonra ilk terör saldırısı için 75 dakika geçmesi
yetti; kavgaya tutuşmak için o kadar bile bekleyemedi ahali.
Ne idüğü belirsiz, temelsiz, akıl ve izan ve vicdan yoksunu tipler
kan kurumadan, düşmüş bedenler soğumadan “böğürmeye” başladı
yine.
Yetkililer ve etkililerin halkı “birlik ve beraberlik ruhuna” davet
edip durmalarının samimiyetini tartışacak halim yok da etkisi
tartışılır. Ama tarih de o yönü işaret ediyor.
Şiddet sarmalından yalnızca gerçek manada birlik olmuş, aklını
kullanabilmiş toplumlar çıkabiliyor.
Biz ne vaziyetteyiz bu “birlik ve beraberlik” noktasında?