ŞEYH Edebali'nin meşhur nasihatini tekrarlamayı siyasi liderler pek sever:
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın..."
Davutoğlu da selefi Erdoğan kadar sık olmasa da uygun gördükçe
serpiştiriyor konuşmalarına.
Sadece onlar mı?
Kılıçdaroğlu da seviyor, Demirel ve Özal da severdi; biri çıkıp
kullanmayan liderleri sıralasa daha kolay olur.
Peki bizi yönetenlerin Şeyh Edebali'nin uzun nasihat listesinden
alınan bu kıymetli ve derin ifadeyi özümsediklerini söyleyebilir
miyiz hakikaten.
Yaklaşık iki ay sonra dördüncü yıldönümü geliyor.
28 Aralık 2011'de, Şırnak, Uludere'ye bağlı Güzelyazı (Roboski)
köyü yakınlarında 34 vatandaşımız kendi ordumuzun savaş uçakları
tarafından bombalanarak hayatlarını kaybetti.
Kaçaktan dönen köylülerin "sağlanan bir istihbaratın
değerlendirilmesi neticesinde terörist grup sanılması" çerçevesine
sığdırılan yarım yamalak savunma kamuoyunu asla tatmin etmese de
"takipsizlikle" neticelendi bu korkunç katliam.
"Olur böyle şeyler" diye geçiştirilmesi henüz karanlıkta
gizlenenler tarafından çok arzu edildi, ediliyor elbette.
Türkiye demokratik bir ülke olmak iddiasındaysa Uludere'ye bir
hayat memat davası gözüyle bakmalıydı.
Günlük siyasi polemiklerin, fayda/zarar hesaplarının dışına
taşınmalı, insani ve vicdani bir memleket meselesi olarak
aydınlatmalıydı...