AHMET Davutoğlu 28 Mart 2014'te, partisinin Konya mitinginde
kitleye şöyle sesleniyordu:
“Eeeennn gür sesleeee. AKP ve başbakanımıza destek vermeye hazır
mısınız?”
Buradaki “gür ses” vurgusu önemliydi çünkü o dönem Dışişleri Bakanı
olan Davutoğlu’nun Konya’da başrolü kapmasını bir “ses kısılması”
vakası tetiklemişti.
Bi gün önce Van’da miting düzenleyen Recep Tayyip Erdoğan’ın sesi
konuşma sırasında neredeyse tamamen gitmişti.
Kritik 30 Mart seçimlerinin son düzlüğünde yaşanan bu ses
kısılmasının ardından miting düzeni acilen değiştirilmişti.
BİR ALEX DEĞİLDİ
Halka önce Erdoğan’ın eski konuşmalarından yapılan bir seçki (Best
of Erdoğan) dinletilmiş, ardından Davutoğlu vaziyete açıklık
getirmişti: “55 mitingden sonra bildiğiniz gibi bir istirahat
ihtiyacı doğduuuu...”
“Bir Alex değildi” Sayın Davutoğlu hitabet açısından fakat
memleketi Konya’da fena sayılmayacak bir performans
göstermişti.
Böylece “Erdoğan sonrasında genel başkanlık için en kuvvetli aday
olduğuna” dair söylentiler kuvvetlenmişti hatta...
Geçmiş zaman tabii, neyse...
Siyasetçilerin, özellikle de parti liderlerinin yoğun miting
dönemlerinde ses kısıklığı yaşamaları normaldir.
Her siyasetçi bir gün ıhlamura bal karıştıracak, davul tozundan
bildirecek, minare gölgesiyle imtihan edilecektir.
Nitekim Davutoğlu da Haziran 2015 seçimleri öncesinde Çankırı
mitinginde sesi çatlatmış, yardımına karışık ot çayı koşmuştu.
TEK LİDER, TEK İÇECEK
Binali Yıldırım’ın AKP Genel Başkanı (lider değil, başkan, lütfen
ama...) seçildiği gün yaptığı konuşmada sesinin kısılması
talihsizlik olarak görülebilir.
Fakat elbette bu gelişmeyi “AKP’nin yüksek avazda ve sessizlikte
bir, bölünmez, geleneklerine bağlı, ses telleri hassasiyeti
konusunda uyumlu oluşuna” bağlayan bir fedai çıkacaktır.