ŞU soruyu iki takım için de sorabiliriz: "İlk yarıdaki takımla ikinci yarıdaki takım aynı olabilir mi?"
Maçın ilk 45 dakikasında lakabına yaraşır şekilde fırtına gibi
esen, rakibine top göstermeyen, hem hücumda hem savunmada neredeyse
kusursuz oynayan bir Trabzonspor seyrettik.
Aynı süreçte Galatasaray da hedefini kaybetmiş, savunma konusunda
acemi, yetersiz, panik halinde çırpınan, hücumu ise hiç beceremeyen
taraftı.
İlk yarıda perde kapanmak üzereyken Emre'nin direkten dönen topuna
Burak Yılmaz'ın vurduğu fakat vuramadığı (!) kafa şutunu saymazsak
gol tehdidi oluşturmaya yaklaşamadı bile sarı kırmızılılar.
İkinci yarı ise iki takım rolleri değiştirmişti.
Bu kez akınlarıyla rakibi yıpratan, kendi ceza sahasına hapseden
taraf Galatasaray, savunmada paniklemeye başlayan taraf da
Trabzonspor'du.
Galatasaray'ın değişen kimliğinin netice vermemesi neredeyse
imkânsızdı; zaten aradığı golü de maçta en iyi Galatasaraylı
futbolcu olarak öne çıkan Emre'yle buldu.
SÜRPRİZ DEĞİL