SEÇİM gecesi hem Selahattin Demirtaş hem de Sırrı Süreyya Önder, HDP'nin insafsız barajı yıkıp geçmesi için omuz veren "bileşenlere" şu mesajla seslendi:
"Emanet oy verenleri mahcup etmeyeceğiz..."
"Emanet" oy verenlerin tek şartının HDP'nin "Seni başkan
seçtirmeyeceğiz" sloganının ardında durması olduğu düşünülebilir;
büyük ölçüde de doğru bir yaklaşımdır bu.
Ancak bir partiyle gönül bağı olmayan, dolayısıyla her seçimde
oyunu emanet veren benim gibilerin dertlerinden sadece bir
tanesidir bu "başkanlık zorbalığıyla" mücadele.
*
Oyunu HDP'ye verenlerin -bence önemli bir bölümünün- gerçekten
emanet ettiği bir oydan ibaret değildir; bir umudu emanet
etmiştir.
Güç zehirlenmesinden mustarip bir zat-ı muhtereme "Ağır ol
cumhurbaşkanı desinler" demekten öte bir anlamı var -en azından-
benim için emanetimin.
Barış umudunu...
Özgür bir toplum umudunu...
İktidar inşa malzemesi olarak kullanılan türden olan bu sahte
demokrasi piyesini sahneden indirmek ve gerçek bir demokraside
soluk alıp verebilmek umudunu...
Şiddetten uzak yaşamak için diyalog umudunu...
Bu topraklarda birlikte yaşamak umudunu...
Ezilenlerin, hor görülenlerin sesi olmak umudunu...