TÜRKİYE'de çağdaş mimarinin öncü ismidir Emin Halid Onat.
Yeni filizlenen Cumhuriyet’in kıt kaynaklarına rağmen iyi eğitim
almaları için dünyanın dört bir yanına yolladığı, memlekete
döndüklerinde öğrendiklerini aktaracak, uygulayacak bilim
insanlarından biridir.
1934’te İsviçre’deki eğitimini tamamlayıp döndükten sonra Yüksek
Mühendis Mektebi Mimarlık Şubesi’nde göreve başlamış, 30 yaşında
profesör, 36 yaşında ordinaryüs profesör olmuştur.
1944’te İTÜ’ye dönüşen okulda Mimarlık Fakültesi’ni kurmuş, ilk
dekanı olmuş, Yıldız Teknik’in Mimarlık Bölümü’nü de kuranlardan
olmuştur. Mimarlar Odası’nın 1 numaralı kurucu üyesidir.
HİÇ AKILLARINA GELMEMİŞ
Yaşarken dünyanın önemli üniversiteleri, meslek örgütleri
tarafından bolca ödüllendirilmiş, onurlandırılmıştır.
Benim de dirsek çürüttüğüm İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat
Fakültesi (Sedad Hakkı Eldem’le birlikte), İstanbul Adalet Sarayı,
Kavaklıdere’deki Cenap
And Evi, Uludağ Sanatoryumu ve daha pek çok görkemli eserin
mimarıdır.
En önemli eseri ise kuşkusuz Orhan Arda ile birlikte tasarladığı
Anıtkabir’dir.
Orhan Arda’yı da biraz olsun hatırlayın, tanıyın isterim.
Emin Halid’in asistanı olarak başlamıştır akademisyenliğe.
Hocasıyla birlikte imza attığı Anıtkabir projesinin inşa süreci
(1944-1953) boyunca neredeyse şantiyede yatıp kalkmıştır.
‘Anıtkabir projesinin yüklediği sorumluluk duygusuyla’ bir daha
asla hiçbir yarışmaya katılmamıştır.
Hayatını akademisyen olarak sürdürmüştür, İstanbul’da imza attığı
konutlar vardır.
PEMBE PLASTİK KELEBEK
Bu iki önemli mimarın yanı sıra Zühdü Müridoğlu’ndan Hüseyin Özkan
Anka’ya, İlhan Koman’dan Nusret Suman’a, Emin Barın’dan Turan
Erol’a kadar pek çok ressam, hattat, heykeltıraşın emeği vardır
Anıtkabir’de.
Her şeyi düşünmüştür, ince ince planlamış, oya gibi işlemiş ve
uygulamıştır bu parlak insanlar.