TÜRKİYE, 2012 yılının sonundan beri hapisteki Abdullah Öcalan ile PKK terörünü bitirmek üzere bir 'Çözüm süreci' yürütüyordu.
Bu sürece ve süregelen müzakerelere, PKK'nın pek bir gönülsüz
şekilde katıldığı, işe Öcalan'ın örgüt üzerindeki gücüne
güvenilerek ve zaman içinde oluşan kamuoyu desteğinin katkısıyla
devam edildiği çok da sır değil.
PKK önce verdiği geri çekilme sözünden caydı, ardından her fırsatta
çözüm sürecini bitirme tehditleri savurdu, defalarca sokak
ortasında cinayetler işleyerek süreci bitirme provaları yaptı,
hatta geçen yıl 6-7-8 Ekim'de 50'den fazla insanın ölümüne neden
olan sokak olaylarını çıkardı ve sonunda hepimizin bildiği gibi
süreci şiddetli terör eylemleriyle sona erdirmeyi başardı.
Temmuz başından beri verilen şehitler ve ölen sivillerle birlikte
Türkiye'nin yaşadığı can kaybı 100'ü geçti; PKK'nın kayıplarının
ise 'binler seviyesinde' olduğu en üst düzeylerce söyleniyor.
SEÇİM ORTAMINDA TERÖRLE MÜCADELE
Bu yoğun terörü Türkiye bir de siyasi istikrarsızlık ve siyasi belirsizlik ortamında, 1 Kasım'da yapılacak genel seçim öncesinde yaşıyor. O yüzden terörle mücadele ile seçim kampanyaları ve siyasi söylemler iç içe giriyor.