ABD Dışişleri Bakanı Mike
Pompeo’nun inancına göre, “Donald Trump Kraliçe Ester gibi, Tanrı
tarafından Yahudileri kurtarmak için gönderilmiş olabilirmiş.”
Trump’ın son atraksiyonlarının meğer başka boyutu
varmış!..
Şayet birileri kendisini
durdurmazsa, mesela; ABD Kongresi derhâl
bir “impeachment-Görevi kötüye kullanma
suçlaması” yoluyla kendisini görevden almazsa; Donald
Trump, iki yıl içinde sadece Golan Tepelerini değil, Batı Şeria
topraklarını da Yahudilere tapulamaya kalkışacak gibi görünüyor.
Açıkçası bu adamın ayarı kaçık ve ne yapacağı hiç belli değil. Zira
konumu itibarıyla, bir Tweetle dünya barışını temelinden
dinamitleyebilme kapasitesine sahip maalesef… Trump o uğursuz
Tweetlerini attığında, ya ABD içinde veya dışında çok sıkıntılı
olaylara kapı aralanmış oluyor. Yani bir Tweetle Kuzey Kore’ye veya
İran’a savaş açabilir… Tıpkı Rusya ile orta menzilli füze
anlaşmasından yahut İran ile yapılmış olan nükleer program
anlaşmasından çekildiği gibi. Veyahut Uluslararası hukuk
kurallarını fütursuzca çiğneyip, Kudüs’ün beynelmilel statüsünü
görmezden gelerek, orayı İsrail’in başkenti yapmaya kalkıştığı
gibi… Evet, iki yıllık vukuatları toplandığında, Trump’ın
hâlihazırda dünya barışını en fazla tehdit etme potansiyeline sahip
kişi olduğu derhâl ortaya çıkar. Bu hâliyle sadece dünyaya değil,
bizzat kendi ülkesine de en fazla zarar veren kimsedir Donald
Trump. ABD’nin içişleri bizi ilgilendirmez, lakin küresel barışı
tehlikeye atması kabul edilebilecek bir durum
değil. Dünyanın ve tabiatıyla ABD’lilerin bir şekilde
Trump’ı durdurması gerekiyor!..
Şu saçma sapan Tweet’e bakar
mısınız? “52 yıl sonra ABD’nin, bölgesel istikrar ve
İsrail’in güvenliği için, kritik derecede stratejik öneme sahip
olan Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğini tam olarak
tanımasının zamanı geldi.” Evet, sarı saçlı kovboy
böyle diyo!.. Golan Tepeleri 1967 Haziran ayından beri İsrail
işgali altında. Ama uluslararası hukuka göre burası Suriye toprağı
ve şimdiye kadar, aksi yöndeki bütün niyet ve teşebbüslere rağmen,
bu hüküm değişmedi. İsrail 1981 yılında Golan Tepelerini ilhak etme
kararı aldı, ancak dünya (O zaman ABD de dâhildi) bunu topyekûn
reddettiği gibi, çok sert tepki gösterdi. BM Güvenlik Konseyi’nin
1981’de aldığı 497 sayılı kararı, apaçık şekilde, İsrail’in burada
işgalci olduğunu tescil etmiştir. Şimdi Trump saçma sapan biçimde,
burayı İsrail’e peşkeş çekmeye kalkışıyor. Anlaşılıyor ki, Trump
bir tarafta Netanyahu, diğer yanda onun sıkı arkadaşı olan kendi
damadı; Yahudi Kushner’in yönlendirmesiyle, bir gün Kudüs’ün
statüsünü ihlal ediyor, ertesi gün Filistin Yönetimine yapılan
cüz’i yardımları kesiyor, bir sonraki gün Golan Tepelerini
babasının arsasıymış gibi İsrail’e vermeye yelteniyor. Bu gerçekten
utanç verici bir durum… Medeni dünya el birliğiyle bu rezalete dur
demelidir.
Trump, daha çok kendisini
kurtarmak mamacıyla Yahudi Lobisinin desteğini almak için,
kendisine “Yahudilerin kurtarıcısı” gibi
bir misyon yüklemiş olabilir. Nitekim onun Dışişleri Bakanı Mike
Pompeo da, “Bir Hristiyan olarak” şu
inancı taşıyormuş. Efsaneye göre, 2500 sene evvel Pers Krallığına
sürgün gitmiş ve dönemin Pers Kralı Ahaşveroş ile evlenen Kraliçe
Ester gibi, Trump’ın da Yahudileri kurtarması için Tanrı tarafından
gönderilmiş olması son derece mümkünmüş… Kraliçe Ester, Yahudi
olduğunu gizleyerek, Ahaşveroş’un Yahudileri ortadan kaldırma
kararına engel olmuş… Yahudileri değil de, Netanyahu’yu kurtarma
noktasında, Trump’ın misyonu daha sahici olabilir. Zira Netanyahu 9
Nisan’daki seçimleri kazanamazsa, Selefi Ehud Olmert gibi kodesi
boylayabilir! Bilindiği üzere, Olmert rüşvet almaktan altı yıl
hapse mahkûm edilmişti. Hâlen içeride. Eski Cumhurbaşkanı Moşe
Katsav da, ofisinde çalışan hizmetçilere tecavüz suçundan, yedi yıl
giymiş ve beş sene yattıktan sonra şartlı salıverilmişti… Netanyahu
ve karısı da uzun zamandır soruşturma ve kovuşturma altında. Bu
hâl, İsrail Yönetiminin ahlaki durumunu da gözler önüne
seriyor!..
Özetlersek, Trump’ın başrolde
oynadığı ve Netanyahu’nun da, ağzı kulaklarında kendisine
şükranlarını sunduğu son skandala, ilk tepki Cumhurbaşkanı
Erdoğan’dan geldi. İslam İşbirliği Teşkilatı Acil İşbirliği
Komitesi'nin toplantısında ve Konya mitinginde, Trump’ın bu
adımlarının uluslararası düzeni ne denli tehlikeye attığı konusunda
ikazda bulundu ve Golan Tepelerinin İsrail’e verilmesi gibi bir
atraksiyona, asla izin vermeyeceklerini duyurdu. Aynı şekilde
Rusya, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler de, Trump’ın saçma
sapan Tweet’ine tepki gösterdi ve bu açıklamanın yok hükmünde
olduğunu teyit etti. Ama bunlar yetmez. ABD ve İsrail’in gayrı
hukuki ve gayri insani saldırganlığına karşı, dünya daha etkili
biçimde tavır koymalıdır.
Şayet birileri kendisini
durdurmazsa, mesela; ABD Kongresi derhâl
bir “impeachment-Görevi kötüye kullanma
suçlaması” yoluyla kendisini görevden almazsa; Donald
Trump, iki yıl içinde sadece Golan Tepelerini değil, Batı Şeria
topraklarını da Yahudilere tapulamaya kalkışacak gibi görünüyor.
Açıkçası bu adamın ayarı kaçık ve ne yapacağı hiç belli değil. Zira
konumu itibarıyla, bir Tweetle dünya barışını temelinden
dinamitleyebilme kapasitesine sahip maalesef… Trump o uğursuz
Tweetlerini attığında, ya ABD içinde veya dışında çok sıkıntılı
olaylara kapı aralanmış oluyor. Yani bir Tweetle Kuzey Kore’ye veya
İran’a savaş açabilir… Tıpkı Rusya ile orta menzilli füze
anlaşmasından yahut İran ile yapılmış olan nükleer program
anlaşmasından çekildiği gibi. Veyahut Uluslararası hukuk
kurallarını fütursuzca çiğneyip, Kudüs’ün beynelmilel statüsünü
görmezden gelerek, orayı İsrail’in başkenti yapmaya kalkıştığı
gibi… Evet, iki yıllık vukuatları toplandığında, Trump’ın
hâlihazırda dünya barışını en fazla tehdit etme potansiyeline sahip
kişi olduğu derhâl ortaya çıkar. Bu hâliyle sadece dünyaya değil,
bizzat kendi ülkesine de en fazla zarar veren kimsedir Donald
Trump. ABD’nin içişleri bizi ilgilendirmez, lakin küresel barışı
tehlikeye atması kabul edilebilecek bir durum
değil. Dünyanın ve tabiatıyla ABD’lilerin bir şekilde
Trump’ı durdurması gerekiyor!..