Henüz fazla hissetmedik, ama meteoroloji uzmanları yaz mevsiminin epey sıcak geçeceği tahminini sürekli olarak tekrarlıyor. Sadece iklim olarak değil, siyasette de hayli “sıcak bir yaz” bizi bekliyor.
1980’li yıllarda çok izlenen bir dizi vardı: “The Long Hot Summer…”
Türkçeye ‘Cehennem Sıcağında’ ismiyle çevrilmişti. Aynı isimle
1958’de bir film de yapılmış. Sıcak ve sıcaklık ifadelerine, pek
çok önemli hadise ve meselenin izahı için sıkça başvurulur. Şu
günlerde, önümüzdeki yaz mevsiminin epey sıcak geçeceği (geçen sene
de benzerini yaşamıştık…) tahminini, meteoroloji uzmanları sıklıkla
tekrar ediyor. Küresel ısınmanın artması, mevsimlerin kayması vb.
önemli iklim değişikliklerinin sebebiyet verdiği aşırı sıcak ve
soğuklar, afete dönüşen yağışlar, su baskınları ve bunlara bağlı
çevre felaketleri, artık alışılagelen çok önemli tabiat olayları
oldu. Bilim adamları, gönüllü kuruluşlar; resmî kurumlar,
hükümetler bu endişe verici duruma bir çare bulmak için gayret sarf
ediyor, ama hâlihazırda pek de sadra şifa olacak bir sonuç
alınabilmiş değil!.. Dünyanın bazı coğrafi bölgelerinde yaşanan
öyle sıcak hadiseler var ki, küresel ısınma ve beraberinde gelen
aşırı sıcak ve kuraklık gibi iklim meseleleri, kendiliğinden geri
plana düşüyor.
Maalesef bizim de içinde bulunduğumuz Orta Doğu bölgesi, böyle yakıcı bir coğrafi alan hâline geldi. 2003 yılından beri gerçek ve muktedir bir devlet hüviyetinden uzaklaşarak, sürekli bir sekter çatışma ve fiilî bölünme felaketiyle yüz yüze kalan Irak’ın yanına, son beş yılda Suriye eklendi. Öyle ki, ülke nüfusunun yarısından fazlası içeride ve dışarıda mülteci durumuna düştü. İçerideki çatışmalardan, en iyimser rakamlara göre asgari altı yüz bin kişi hayatını kaybetti. Dünyanın egemen güçleri, bu felaket karşısında ya üç maymunları oynuyor veya Suriye halkının kanı üzerinden kendisine menfaat devşiriyor… Suriye’nin bu korkunç durumundan en fazla zarar gören ülke, Türkiye! Üç milyon Suriyeli insanın maddi-manevi yükünü taşımanın yanında, dokuz yüz küsur km’lik sınır boyunca; giderek büyüyen terörist saldırılar, ulusal güvenliğimize yönelen farklı mahiyette sayısız tehditler, gerçekten endişe verici boyutta… Bir süreden beri DAEŞ terör örgütüne karşı icra edilen sınır ötesi askerî faaliyetlerin, aynı topraklarda faal bir başka terör örgütü olan PYD’ye karşı da, uygulanma gereği doğmuş bulunuyor.