ABD seçimleri yaklaşırken, Donald Trump ve Hillary Clinton’un
adaylıkları da (şayet son dakika sürprizi olmazsa) kesinleşmiş
gibi. Orlando saldırısı bu arada Trump’a müthiş bir malzeme
oldu!..
Amerika’nın en önemli turistik bölgelerinden biri, korkunç bir
katliama sahne oldu… Her ne kadar Orlando ve katliamın
gerçekleştiği Orange kasabasında şimdilik olağanüstü hâl ilan
edilmişse de, bu olayın ABD turizmine bir sekte vurması
beklenmiyor. Zira gerek Amerikan medyası gerek ülkenin imajı, terör
tehdidine karşı sıkı tedbirleri ve genel olarak insanlarda
yerleşmiş olan algı, güven duygusunu öne çıkarıyor. Ancak her şeye
rağmen, 2001 yılından beri ABD toplumunun da; terör tehdidi
karşısında, eskiye nazaran hayli tedirgin olduğu, en ufak bir
hadisede panikleme durumunun ortaya çıktığı ve özellikle alınan
sıkı güvenlik tedbirleri sebebiyle, insanların normal hayat
akışında büyük aksamaların meydana geldiği bir vaka… Orlando’da, 49
kişinin ölümü ve 53 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan
saldırının, hayli sarsıcı etkiler yapması kaçınılmaz görünüyor.
Hadisenin güvenlik ve adli boyutu da bir hayli gürültü koparacak
gibi. Zira daha önce FBI tarafından sorgulanmış olan ve takip
altında olduğu belirtilen bir kişinin, korkunç eylemi
gerçekleştirmeden 4 saat evvel, âdeta kendisini ihbar etmesi,
neredeyse gelin beni durdurun anlamında sosyal medya üzerinden
yayın yapmış olması, herhâlde üzerinde durulması gereken önemli bir
nokta. Keza, takip altında olduğu söylenen failin iki kere yasal
yollardan silah satın almış olması… Neyse, bunları FBI zaten
fazlasıyla soruşturacak.