Öyle anlaşılıyor ki, Almanya ile ilişkilerimiz bir hayli
gerilecek… Bu gerilimden nasıl bir sonuç çıkacağını an itibariyle
kestirmek kolay değil. Sadece Almanya da değil, AB’nin tamamıyla
sıkıntı var!
Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, dün de Adalet Bakanı Bekir
Bozdağ’ın; Almanya’ya yönelik sert sözleri, çok ciddi tespit ve
ithamları ihtiva ediyor. Alman yetkilileri herhâlde bu ithamları
duymazlıktan gelemez… Bize kalırsa, Bekir Bozdağ’ın konuşması
Almanca, Fransızca ve İngilizceye çevrilip bütün Alman medyasına,
Avrupa medyasına servis edilmeli ve Avrupa kamuoyunun bu
söylenenlerden haberdar olması için özel gayret sarf edilmeli! Zira
yıllardan beri, bölücü örgüt ve uzantılarının propagandasından fena
hâlde ajite olan Avrupa ülkelerinin vatandaşları, Türkiye hakkında
çok yanlış ve taraflı bir kanaate sahip… Buna bir de AB Teşkilatı
ve tek tek üye ülke yönetimlerinin Türkiye’ye dönük ikiyüzlü
politikalarının yansımaları eklendiğinde, durum hakikaten
vahimleşiyor. Son olarak Belçika Mahkemesinden çıkan karar, tam bir
yüz karasıdır!.. Ne demek hem ‘silahlı mücadele’ diyeceksin, hem de
bunun terör eylemi olarak değerlendirilemeyeceğine hükmedeceksin.
Ama Avrupa ülkeleri ve özellikle Belçika için bu durum hiç de
şaşırtıcı değil. Brüksel, yıllardan beri suçu sabit olan
teröristleri alenen koruyup kolluyor.
Keza Almanya Şansölyesi Merkel’in, Cumhuriyet gazetesi
yöneticileriyle ilgili gözaltı ve tutuklanma işlemine dair yaptığı
tuhaf açıklamalar, bu meselelerin tuzu biberi oldu. Angela Merkel,
Can Dündar’ı da ismen telaffuz ederek durumun alarm verici olduğunu
iddia etti. Acaba Dündar, hangi hizmetler mukabilinde bu kadar
korunmaya mazhar oldu? İkinci olarak, bu alarm zilleri kimin için
çalıyor, doğrusu iyi anlamak gerekiyor.