Ülkelerin gücü, esasen krizlerle baş etme kapasitesi yani
krizleri yönetme ve çözüme kavuşturma becerilerine göre
değerlendirilir… Köklü devlet geleneğine sahip ülkeler, krizleri
daha rahat aşabilir.
Türkiye çok ciddi problem ve krizlerle boğuşuyor… Öncelikle kırk
yıla yakın zamandır, ülke güvenliğini ve bütünlüğü ciddi biçimde
tehdit eden bir bölücü terör meselesi ile uğraşıyor. Bugüne kadar
çok büyük maddi ve manevi kayıplara sebep olan bölücü terör
yüzünden, hâlihazırda da hemen her gün şehit cenazeleri
kaldırıyoruz. Devlet, güvenlik boyutunda bölücü teröre karşı son
derece etkili ve kararlı bir mücadele veriyor. Ama meselenin siyasi
boyutunda, yeni yeni krizler baş gösteriyor. Teröre destek veren
siyasi yapılara karşı, yürütülecek hukuki sürecin tespit ve
teşkilinde zorluklar ve belirsizliklerle birlikte, yeni riskler de
ortaya çıkıyor… Yakın zamana kadar, yine önemli dış destekler
almakla birlikte, daha çok ülkesel ölçekte bir hedefe yönelik eylem
konsepti uygulayan PKK, Suriye’deki gelişmelerle birlikte kısa
zamanda bölgesel çapta aktör olma hevesine kapıldı. Bu noktada, PKK
– PYD ilişkileri, bu ilişkilerin pekişmesine destek veren bölgesel
ve küresel güçlerin yeni politik yaklaşımları işleri büsbütün
karıştırdı. Mahiyet itibariyle henüz tam olarak ne olduğu ve
kimlere niçin hizmet ettiği bilinmeyen, DAEŞ örgütünün Suriye’deki
faaliyetlerine karşı; sözde yardımcı bir mücadele unsuru olarak
PYD’nin Amerika tarafından muhatap alınması, ‘meşrulaştırılması’ ve
hatırı sayılır derecede siyasi ve askeri destek görmesi, yepyeni
bir denklem ortaya çıkardı.
Diğer taraftan, DAEŞ’in son zamanlarda giderek dozu ve şiddeti
artan saldırıları da, daha başka problem ve krizler doğurmaya
başladı. Bizzat örgütün başı tarafından hedef gösterilen,
Gaziantep, Nizip ve Kilis gibi yerleşim yerlerine yağan roket ve
havan mermileri ile buralarda baş gösteren terör eylemleri, çok
ciddi boyutlarda rahatsızlık vermeye başladı. (Son iki ayda 20 ölü
ve yetmişe yakın yaralı…) Türkiye, özellikle Rusya ile yaşanan
siyasi krizden dolayı, bölgede DAEŞ’e karşı rahatça yapabileceği
askeri operasyonları, tatbikat safhasına koyamıyor. Zira Rusya ile
yaşanan gerginlikten dolayı, Suriye hava sahası Türkiye için
tamamen kapanmış durumda! Sınır ötesine kara harekâtı yapmanın da,
hem uluslararası hukuk hem de Suriye ve Rusya ile mevcut siyasi
ilişkiler sebebiyle pek çok engel ve zorlukları var. Fakat Türkiye
için bu tablo ne kadar elverişsiz ise, tam aksine DAEŞ, PYD;
Suriye, Rusya ve diğer görünür - görünmez, irili ufaklı bütün
aktörler için, maalesef çok büyük avantajlar sağlıyor. Ülkemiz
bütün bu siyasi ve askerî krizlerle uğraşmak durumunda iken, diğer
yandan hem terör eylemlerinin hem de Rusya ile yaşanan krizin yol
açtığı ekonomik problemlerle de baş etmek durumunda…