Cemal Kaşıkçı cinayeti,
sadece bir muhalif gazetecinin katledilmesi olayı değil elbet.
Böyle olduğu içindir ki, dünya gündemini meşgul ediyor ve her gün
ortaya çıkan bulgular sır perdesini de biraz daha
aralıyor…
Hem “Kaşıkçı bizim
konsolosluk binamızın içinde çıkan bir arbedede
öldürüldü” diyeceksiniz, hem
de “Cesedinin nerede olduğunu
bilmiyoruz" diyeceksiniz… Buna kimi
inandırabilirsiniz? Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı cinayetine
yaklaşımı, başından beri tuhaftı… Bir yerde de bu tuhaflığa
mecburdu belki! Çünkü olayın mahiyeti çok farklı ve sadece bir
kişinin hayatını kaybettiği sıradan cinayet vakası değil. İşin
temelinde, ikili ve çok taraflı bir uluslararası ilişkiler meselesi
yatıyor. Bu yüzden dünya gündemini meşgul ediyor ve bizler de
üzerinde durma ihtiyacı hissediyoruz… Fakat diğer yönüyle de,
hayatına kastedilmiş bir insanın hikâyesi var. Âdeta korku
filmlerindeki gibi olaylar zinciri… Her gün yeni bir bilgi ortaya
çıkıyor ve her gün de yeni bir gelişme yaşanıyor. Şu var ki, her
geçen gün hadisenin üzerindeki sır perdesi biraz daha aralanıyor.
Öncelikle S. Arabistan hükûmetinin, cinayeti itiraf etmesi için on
sekiz günün geçmesi gerekti. Zira bu noktaya kolay gelinmedi. Başta
Amerika olmak üzere dünya devletlerinin çağrısı, baskısı ve
tehditleri Suud Yönetimini köşeye sıkıştırdı. Fakat tek başına bu
baskılar sonuç vermedi. Çeşitli iddialar var. Rivayete göre,
Türkiye’nin olayla ilgili bir ses kaydını Kral Selman’ın gönderdiği
yetkili kişiye dinletmesinden sonra, karşı tarafın hareket tarzı
değişmeye başladı. Bu iddia henüz resmen doğrulanmış değil. Ancak
yalanlanmış da değil. Tıpkı diğer pek çok iddia ve rivayet
gibi…
S. Arabistan cenahı, ucuz kurgu
filmlerindeki gibi, kendilerince güya başarılı bir operasyon
hazırlamıştı. Mesela cinayetten sonra, öldürülen Cemal Kaşıkçı'nın
kıyafetini giyen bir dublörün Konsolosluk binasının arka kapısından
çıkıp Sultanahmet’e gitmesi, oralarda gezinmesi falan… Bu komikliği
bir savunma argümanı olarak, Suudlar ilk günlerde ısrarla
dillendirmişti hatırlayacaksınız. “Cemal Kaşıkçı
Konsolosluk binasına girdikten kısa bir müddet sonra arka kapıdan
çıktı gitti…” Sanki çocuk kandırıyorlardı! Bu
görüntüler de ortaya çıktı ve medyada da yer aldı. Ama dün belki de
daha önemli bir gelişme daha yaşandı. Olayın ilk günlerinden beri
kayıp olduğu söylenen, Konsolosluğa ait bir araba, dün Sultangazi
ilçesinde bir kapalı otoparkta bulundu. Belirtildiğine göre,
hadiseden iki gün sonra buraya bırakılmış. Bu satırların yazıldığı
sırada henüz arabanın içinde, olayın seyrini değiştirebilecek
herhangi bir bulgu elde edildiğine dair açıklama yapılmamıştı.
Fakat her halükârda aracın bu ilgisiz yere terk edilmesinin bir
izahı olsa gerek… Bu arada ortada dolaşan bilgilere göre,
Türkiye’nin soruşturma ekibi tarafından, Cemal Kaşıkçı'nın parmak
izleri, Konsolosluk binasının özel bölümünde, “C
ünitesi” diye tabir edilen ve sadece Suud
vatandaşlarının çalıştığı kısımda tespit edilmiş. Artık hepsinin
ismi ve resmi ifşa olmuş olan Suudi Arabistan’dan gelen infaz
timinin parmak izleri de hem o bölümde hem diğer bölümlerde tespit
edilmiş… Bu da teyit edilmemiş ve rivayet derecesinde bir bilgi.
Tabiatıyla sirkülasyona sokulan pek çok bilgi kırıntısı var. Bir
kısmı hakikaten teyide muhtaç… Lakin şu ana kadar, Kaşıkçı'nın
ölümünün resmen itiraf edilmesinden ve o ölüm olayında yer alan,
isimleri ve resimleri kesin biçimde faş olmuş kişilerle ilgili
enformasyondan başka herhangi bir bilgi teyit edilmiş değil. Daha
çok iddialar konuşuluyor ve onun üzerinden değerlendirmeler
yapılıyor.
Ama şunu görebiliyoruz; Cemal
Kaşıkçı olayı giderek aydınlanıyor ve herhâlde çok uzak olmayan bir
gelecekte tamamen gün ışığına çıkmış olacak. Belki de asıl mesele
ondan sonra başlayacak. Yani Suudi Arabistan, bu hadisenin altından
nasıl kalkacak? Daha doğrusu kalkabilecek mi? Dünyanın bu hadiseye
gerçek tepkisi ne olacak? Birkaç kınama mesajıyla iş geçiştirilecek
mi, yoksa bu haydutluğun hesabı hakikaten sorulacak mı? Hâlihazırda
önde gelen bazı devletler, İngiltere, Almanya, Fransa ve diğer bazı
AB ülkeleri, ikna olma sürecinde. Peş peşe açıklamalarla olayın
şeffaf biçimde araştırılması ve soruşturulmasını talep ediyorlar.
Sadece Almanya fiilî bir adım olarak S. Arabistan’a silah
satışını askıya aldığını ifade etti. Bunun dışında boykot eylemleri
daha ziyade özel şirketlerden ve kuruluşlardan geldi. Şu an için en
fazla merak edilen husus, Kaşıkçı'nın cesedinin nerede olduğu.
Cesedin bulunması ve başına tam olarak nelerin geldiğinin tespit
edilmesine kadar, korku filmlerindeki gibi bir atmosfer hüküm
sürecek. Tek fark şurada, bu korku filminin neticesi biliniyor.
Merak edilen husus, olayda rol alan kötü adamlara ne
olacak?