Suudi Arabistan öncülüğünde Katar’a karşı uygulanan abluka bütün
şiddetiyle devam ediyor. Bu kadar şiddetli bir baskıyı “kardeş”
diye tanımladıkları ülkeye yapıyorlar. Peki, neyin nesidir bu
öfke?
Sosyal medyada da dolaşıma sokulan karikatürde, “yeryüzünde kalan
son Arap” diye tasvir edilen bir kişi, sırtüstü yerde ve elindeki
iki kılıçla kendi kendine savaşıyor… Gerçekten, günümüzdeki Arap
âleminin içinde bulunduğu ibret verici durumu çok çarpıcı biçimde
anlatan çizgiler. Araplarla ilgili bir başka deyiş de, karikatürde
anlatılmak istenen tabloyu veciz biçimde özetler; “Ben kardeşime
karşıyım. Kardeşim ve ben kuzenlerimize karşıyız. Ben ve kuzenlerim
dünyaya karşıyız…” Arap-İsrail ihtilafının merkez üssü
Filistin’dir. Filistin meselesinin bölgesel ve küresel ölçekte
barışı tehdit ettiği son yetmiş yılda, acaba Arap âlemi bu kanayan
yarasını tedavi sadedinde ne yaptı? 1948 yılında, Birleşmiş
Milletler kararıyla İsrail’in resmen kurulmasından sadece bir saat
sonra, Araplar, bağrına saplanmış hançer misali bu yeni devlete
harp ilan etti. Ve ne gariptir ki, ömrü henüz bir saatlik olan bu
yeni devlet galip gelen taraf olacaktı. 1948’den 1973’e kadarki
çeyrek asır içinde tam beş defa bu devletle tutuştuğu savaşlarda
hep korkunç yenilgiler aldı Arap âlemi!