Her partinin koalisyon hesapları farklı olabilir… Bu yüzden
değişik pazarlık yöntemleri de mümkün. Ama işin dozu kaçırılırsa,
evdeki bulgurdan da olmak var!
CHP, MHP ve HDP’nin seçim sonrası tavırları, şu ana kadar hükümet
düğümünü çözmekten ziyade, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bir nevi köşeye
sıkıştırmaya dönük görünüyor…
Azerbaycan’dan dönerken, “Liderlerle görüşecek misiniz?” sorusu
üzerine; Erdoğan, bu görüşmeleri yeni kabine için görevlendirme
yapmadan evvel, (muhtemelen bu hafta içinde başlayarak) yapmayı
düşündüğünü açıkladı. Bu açıklama, muhalif partiler cenahında
kolektif bir tepkiyle karşılandı. İlk olarak MHP, böyle bir
görüşmeyi kabul etmeyeceğini deklare etti. Daha sonra HDP ve CHP
de, sonuç olarak aynı kapıya çıkan açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun, dün Parti Meclisi toplantısında sıraladığı
şartlar çerçevesinde, bir siyasi uzlaşma sağlanabilir mi? Bu soruya
olumlu cevap vermek mümkün değil. Aynı şekilde MHP’nin, 7 Haziran
akşamından beri peş peşe yaptığı çıkışlar da, bir uzlaşmadan ziyade
bir siyasi hesaplaşmaya dönük. Bunun merkezine de Erdoğan’ı koymuş
vaziyette!
HDP’ye gelince, dış dünyadan gelen birtakım destek mesajları ve
garip yorumların eşliğinde, sandıktan alınan yüzde 13’lük oyla,
âdeta yeni bir düzen kurma iddiasını ortaya atmaya
yelteniyor.