Siyasi tartışmaların doğru zeminde, doğru biçimde sürdürüldüğünü
söylemek mümkün mü? Mesela Lozan’ı tartışırken, kim neyi anlatmak
istiyor? Mesela verilen tepkilerin doğruluk ölçüsü hangi
seviyede?
Ağaca odaklanıp ormanı gözden kaçırmak… Türkiye hâlihazırda
olağanüstü bir dönemden geçiyor. Böyle olduğu için de, yönetimde
olağanüstü hâl şartları uygulanıyor. Fransa, bizim ülkemizde
cereyan eden olayların onda biri oranında bir asayişsizlik durumu
hâsıl olunca, tereddütsüz olağanüstü hâl ilanına gitti. Bir yıldan
beri devam eden bu duruma içeride ve dışarıda kimse sesini
çıkarmıyor. Amerika, ölçek olarak bizdeki olayların yüzde biri
kadar bile olmayan mahalli bir hadise zuhur edince hemen o bölgede
olağanüstü hâl ilan etmekten çekinmedi. Bütün bunları yapanlar ve
destekleyenler, sıra bize gelince sandıktaki yüzlerini
çıkarıveriyorlar… Ulusal güvenliğine yönelmiş çok ciddi tehlikelere
maruz kalmış, beka sorunu niteliğinde devasa problemlerle boğuşan
ülkemizin, egemenlik haklarını kullanmasına kendilerince kulp
takmaya kalkışıyorlar. Bunun esasen bir kıymet-i harbiyesi de yok.
Ama içeriden bazı kesimlerin, bu tür tezviratı dayanak yapmak
suretiyle, politika yapıyormuş edalarına girmesi millî menfaatlere
zarar verir!..
Mesela biz, bazılarının “devletin tapusu” dediği Lozan’ı gerektiği
gibi tartışabiliyor muyuz? Yahut şöyle ifade edelim; Lozan’ı bu
şekilde eksik ve yanlış tartışırken, neleri gözden kaçırıyoruz?