Başlıktaki ‘kaç para’ ifadesine yanlış yerden takılmayınız. Köle pazarında insan satışı filan söz konusu değil. Maksat Beşar Esad üzerinden yapılan hamlelerin maliyetine dikkat çekmek…
Tam da “düştü-düşüyor, birkaç hafta içinde kesin gidecek...”
kabilinden tahminler yapılırken, Rusya’nın son askerî hamlesiyle,
yerini daha da güçlendirmiş gibi görünen, Beşar Esad’a dayandırılan
stratejik hesaplar ne kadar isabetli? Yani Suriye’de Esad’ı
işbaşında tutabilmek için, İran ve Rusya’nın; özellikle de
Rusya’nın, sırtına binecek faturanın büyüklüğü ile karşılığında
sağlanması beklenen siyasi-askerî avantajlar, ne ölçüde orantılı
olacaktır? Uluslararası ilişkilerde meseleleri günübirlik tabloya
göre değerlendirmek doğru bir yaklaşım değil. Zira bu türden
hadiselerin, orta ve uzun vadeli yansımaları esastır… Bugünlük
Suriye’de öne çıkan görüntü, Rusya’nın beklenmedik şekilde bu
ülkedeki varlığını tahkim etmesi ve genişletmesidir. Fakat geleceğe
dönük bir perspektifle baktığınızda, Rusya’nın; en az 350 bin
insanı katletmiş, milyonlarcasını da yerinden yurdundan etmiş,
zalim Baas rejimini ve onun başındaki eli kanlı katil Esad’ı;
böylesine koruyup kollamasını, Suriye halkının hiçbir zaman
affetmeyeceğini derhal anlayabilirsiniz!.. Bu en kestirmeden şu
anlama geliyor: Rusya’nın Suriye’de elde ettiğini düşündüğü
stratejik avantaj, sürdürülebilir değildir. Bu görüşümüzü
paylaşmayan pek çok “uzmanın” varlığından haberdarız elbet. Lakin
Suriye halkının dörtte üçünün, kan davalısı olmuş bir rejimin ve
onun destekçilerinin geleceği yoktur. Nokta!
Aslına bakarsanız, Rusya’nın bu ani ve fevri hareketine şaşırmış
gibi yapan (Gerçekte şaşırdığı filan yok, çünkü bu zemini bizzat
kendisi hazırladı!..) Batı’nın; uzattığı zokayı nasıl yuttuğunu,
Putin ve ekibi çok geçmeden daha iyi anlayacak… Batı, asıl
Rusya’nın Ukrayna’da yaptığı atraksiyonlara şaşırdı. Buna aynı
şekilde karşılık veremediği için de, ekonomik ambargolarla vaziyeti
idare etmeye çalışıyor. Dün itibariyle, 31 Temmuz 2016 tarihine
kadar uzatılan AB ambargosu; (bilhassa petrol üretimi ile ilgili)
teknoloji transferinin kısıtlanması, Moskova Yönetimini fazlasıyla
zora sokuyor. Irak, Suudi Arabistan gibi petrol üreticileri, varil
başına 6-8 dolarlık maliyeti rahatlıkla karşılarken, Rusya için,
teknolojik geriliğin de katkısıyla bu rakam 18-20 dolara çıkıyor.
Eh, 2011 Haziran’ında 111 dolar seviyesinde olan petrol fiyatı,
şimdilerde 36-37 dolara inmiş durumda… Ekonomisinin lokomotifi
petrol ihracatı olan Rusya, hem üretimdeki yüksek maliyet hem de
giderek eriyen satış gelirinin açtığı gedikleri ne kadar
kapatabilir, ambargo altında ne ile telafi edebilir? Gidişata
bakılırsa, Rusya için çok uzak olmayan bir gelecekte, ekonomik
iflas kaçınılmaz görünüyor. Hatta bunun önümüzdeki yıl pekâlâ
gerçekleşeceğini söyleyen analistler var. Kısacası, Kremlin’de
oturan asık suratlı Rus idarecilerin, öfke ile sağa sola
sataşmasının altında, bu kaçınılmaz sonun yattığını tahmin etmek
zor değil.