Rüzgâr eken fırtına
biçer!.. Trump’ın Güvenlik Danışmanı Bolton, Tel Aviv’de sözlerinin
ayarını kaçırınca, Ankara’da karşılığını misliyle gördü. Belki bu
kadarını beklemiyordu, ama sebep kendisiydi…
Donald Trump’ın “Suriye’den
çekiliyoruz açıklamasının üzerinden tam 20 gün geçti… Bu zaman
zarfında ABD tarafının çekilme konusunda ipe un serdiği, giderek
daha da netleşiyor. Her ne kadar Başkan Trump, arada bir çekilme
sözlerini teyit mahiyetinde, yeni açıklamalar yapıyorsa da, ABD
yönetiminin kafasının bu konuda çok karışık olduğu gizlenemiyor!..
Önceki gün Washington’dan Ankara’ya bir heyet geldi. Heyetin
başkanı olan, aynı zamanda Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John
Bolton, önce İsrail’e uğradı ve Tel Aviv’de, iki ülke ilişkilerini
zehirleyebilecek mahiyette laflar etti. Atasözünün kalıbı ile
tanımlarsak, rüzgâr ekti ve neticede fırtına biçti… Bay Bolton,
yalnızca İsrail’e veya PYD/YPG’ye şirinlik olsun diye bu saçma
sapan lafları etmedi şüphesiz. İşin daha derin tarafları var.
Nitekim daha önce de bu köşede irdelediğimiz üzere, Cumhuriyetçi
Senatör L. Graham ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, aynı paralelde
laflar etmişti. Demek ki, ABD kat’î olarak başka şeylerin peşinde…
Suriye’deki atraksiyonlarını bazen İran tehlikesiyle, bazen de DEAŞ
tehdidiyle gerekçelendirerek sürdürüyor. Bu noktada, Türkiye’nin
ulusal güvenliğinin doğrudan ve kesin biçimde tehdit altına
girmesini görmemezlikten geliyor ve Türkiye’nin bu denli sert ve
kararlı itirazını bir biçimde aşmaya yelteniyor. Bunun asla
olamayacağını, herhâlde Bolton ve beraberindekiler salı günü
Ankara’da iyice anlamış olsa gerek.
ABD heyeti bir çözüm teklifiyle
gelmekten ziyade hem zaman kazanmak hem de Türkiye’nin ileriye
dönük muhtemel adımlarını öğrenebilmek maksadıyla geldi. Burası
kesin. Çünkü Bolton’un elinde taşıdığı dosyada ne Suriye’den
çekilme takvimine dair bir ayrıntı var. Ne çekilmeden sonra oradaki
üslerinin akıbetiyle ilgili bir bilgi var. Ne de PYD/YPG terör
örgütüne dağıtmış oldukları binlerce tır silahın geri toplanmasına
dair bir niyet ve düşünce var. Peki, niçin geldiler? Yukarıda
belirttiğimiz gibi, Türkiye’nin Suriye konusunda Rusya ile
yürüttüğü iş birliğinin geleceğini, özellikle kısa süre önce
Moskova’ya giden heyetimizin (Mevlût Çavuşoğlu, Hulûsi Akar ve
Hakan Fidan) oradaki temas ve müzakerelerinin sonucu ile yakında
gerçekleşmesi beklenen Erdoğan -Putin görüşmesinin muhtemel
çerçevesi hakkında bilgi edinmek… Nitekim sızan bilgilere göre bu
hususu tekrar tekrar sormuşlar. Şurası açık; Trump’ın aksi yöndeki
kişisel beyanlarına rağmen, ABD’nin Suriye’den çekilmek için hiç
acelesi yok. Üç ay da olur beş ay da olur demeye getiriyorlar! Oysa
sınırımızın dibinde, ABD’nin her gün biraz daha silahla donattığı
bir terör örgütü varken, öylece bekleyemeyiz… Bu terör örgütünü,
ABD ‘ortak ve müttefik’ olarak yutturmaya kalkışsa da asla mümkün
değil. Ne pahasına olursa olsun, bu tehdit bertaraf edilecektir.
Hulûsi Akar, daha geçen gün Sakarya’daki Tank Palet Fabrikasında
aynen şunları söylemedi mi? “Sınırımızda bir terörist koridoru
oluşturmak hayali olanlar bundan vazgeçsin. Bunun için her şeyi
yapmaya kararlıyız. Gerekirse ölürüz!..” Herhâlde bundan daha kesin
bir mesaj olamaz.
O yüzden salı günkü grup
konuşmalarında önce Devlet Bahçeli, sonra da Erdoğan John Bolton’a
en sert ifadelerle yüklendiler. Bahçeli, “Bolton musun, Dalton
musun…” derken, bu devirde Daltonlar çetesi gibi kovboyculuğun
geçerli olmadığını hatırlattı. Erdoğan da, Kürtlerin Türkler
tarafından hedef alındığı yolundaki ifadelerin, çok alçakça ve en
çirkin iftiradan ibaret olduğunu bir kere daha tekrarlıyordu.
Şüphesiz bu mesajların yönelik olduğu adres apaçıktı ve
ulaşmamasına imkân yoktu. Bolton böyle bir atmosferde Ankara’ya
geldi ve Türkiye’nin haklı öfkesini en yakından müşahede etti.
Amerika Birleşik Devletleri’nin genel olarak Orta Doğu ve özel
olarak Suriye’ye dair politikalarını ciddi biçimde gözden geçirmesi
gerekiyor. Besbelli yolunda gitmeyen pek çok şey var. Çekilme
kararını bahane eden Brett McGurk’tan sonra, Katar krizini çözmekle
görevlendirilen Anthony Zinni de istifa etti. Mike Pompeo, Ürdün;
Mısır ve İsrail ile beş Körfez ülkesini içine alan Orta Doğu turuna
gizli bir Irak ziyaretini de ekledi… Bu biraz da telaşlı
hareketliliğin pek çok sebebi var şüphesiz. ABD iç güvenlik bakanı
mesela Washington’dan çıkıp art arda dokuz tane eyalete gitmez
değil mi? Amerika İsrail’i memnun etmek, İran’ı dizginlemek için
yanlış üstüne yanlış yapıyor…
Bu yüzden de her geçen gün
çıkmaza giriyor. Barack Obama Irak ve Afganistan’dan çekilme sözü
ile seçimleri kazanmıştı. Sekiz sene başkanlık yaptı ve fakat
sözünü yerine getiremedi. Şimdi Trump aynı şeylerle boğuşuyor.
Bakalım o neyi ne kadar yapabilecek? Ancak bunu Boltonlarla
yapamayacağı kesin!..