Rus Büyükelçi Karlov’un öldürülmesini nasıl okumalıyız? Daha
doğrusu, bu suikastın altında yatan esas maksat/ları doğru tespit
edecek şekilde, olay bütün yönleriyle aydınlatılabilecek midir?
Vahim hadisenin akabindeki en sıcak saatlerde, başarılı bir kriz
yönetimi sergilendi… Şüphesiz bu sonuç, Türkiye ve Rusya gibi her
ikisi de büyük devlet tecrübesine sahip ülkelere yakışan bir durum.
BÜYÜK DEVLET GİBİ HAREKET ETMEK… Bunun belki de ilk şartı, aceleyle
ve öfkeyle hareket etmemek ve en mühimi de, provokasyonlara
gelmemek! Erdoğan ve Putin başta olmak üzere, her iki ülkenin
yetkilileri daha ilk andan itibaren, bu menfur suikastın iki ülke
ilişkilerini sabote etmek için tezgâhlandığını ve bunun boşa
çıkarılacağını ifade etti. Bu söylemin her iki tarafça kararlı
biçimde sürdürülmesi, daha farklı gelişmeler bekleyen çevreleri
hayal kırıklığına uğrattı. Bundan sonrası daha kolay olacaktır.
Suikastla ilgili soruşturmanın, iki ülke uzmanlarınca ortaklaşa
yürütülmesi de, olayın arkasındaki gerçeklerin gün ışığına
kavuşturulması açısından mutlaka olumlu etki yapacaktır. Şu ana
kadar, televizyonlarda ve sosyal medyada sayıları giderek çoğalan
“Terör Uzmanları” ve sair uzmanlar(!) hemen her şeyi söylediler.
Mantıklı veya ayağı yere basmayan bütün ihtimal ve şüpheleri dile
getirdiler… Lakin esas olan, gerçek bilgi ve belgelere dayanan ve
doğruluğu bakımından şüphe götürmeyen resmî bir sonucun ortaya
çıkarılmasıdır.
Evet, televizyonların diliyle ifade edersek; bu “şoke edici”
suikastı nasıl okumalıyız ki, bizi doğru istikamette ve sağlıklı
sonuçlara götürsün? Zira böyle hadiselerin ilk anda verdiği görüntü
ile asıl mahiyetleri çok çok farklıdır!.. Görünüşe bakılırsa, zaten
hayli zamandan beri gündemde olan bir örgüt ve o örgütle henüz
resmî olarak bağı kesinleşmemiş; ancak şüpheli durumu sebebiyle bir
müddet görevinden el çektirilmiş ve daha sonra iade edilmiş,
“izleme altında olduğu…” ifade edilen, bir tetikçi var ortada. Yine
hâle bakılırsa, bu tip eylemler için gerekli özel eğitimi aldığı da
hemen anlaşılabilecek bu tetikçi, saldırıyı ‘kendince’ planlıyor,
kolayca gerçekleştiriyor ve kendisine öğretildiği şekilde
propagandasını da yapıp, asla sağ ele geçmeyecek şekilde, direnişe
geçiyor… Ve öldürülüyor. Bir kısmı kahve konuşmalarını andıran
televizyonlardaki yorumlara kalacak olursa, her şey açık ve net.
Adres belli, örgüt belli, hatta maksat belli! Tabii maksat bir tane
ise… Evet, Batı medyasında da ağırlıklı olarak bu saldırının, Türk
– Rus ilişkilerine yönelik olduğu tezi işleniyor. Ancak bununla
yetinmek, çok yüzeysel bir yaklaşım olur!