Seçimlerin yenilenmesinde tayin edici konumda olan
iktidar kanadı, her vesile ile 3 Kasım 2019’u işaret ediyordu.
Ancak kulislerde, bir erken seçim ihtimali hiç gündemden düşmedi.
Erken değil derhâl seçim!.. Siyaset uzlaşma sanatıdır,
netice alma sanatıdır ama aynı zamanda fırsatları maksimum ölçüde
değerlendirme sanatıdır! Bur açıdan baktığınızda, erken seçim (daha
doğrusu baskın tarzında seçim) kararı Cumhur İttifakı’nın hesabına
yazılmıştır. Öyle görünüyor ki muhalefet partileri itiraf etsin
veya etmesin, apansız yakalandılar… Önceki gün MHP lideri
Bahçeli’nin 26 Ağustos tarihini telaffuz etmesiyle birlikte
şaşırmış olan kimi siyasi partiler, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24
Haziran açıklamasıyla ters köşe oldular. Her ne kadar, bir erken
seçimi onlar da her zaman ihtimal dâhilinde görmüş olsalar bile, bu
kadarını beklemiyorlardı. Bütün partiler aynı şartlar altında
seçime girdiklerine göre, sonuç itibarıyla eşitliği bozan bir durum
yok elbet. Ancak sandığa hazırlıklı olmak başka bir şey… MHP Genel
Başkanı Devlet Bahçeli, daha ortada hiçbir şey yok iken, “CUMHURUN
İTTİFAKI” kavramını ortaya atıp süratle neticeye doğru yol
aldığında, esasen diğer muhalefet partilerinde de, alarm zillerinin
çalıyor olması gerekirdi. Fakat zahire bakılırsa, muhalefetin diğer
partileri ittifak yapma konusunda, AK Parti ile MHP kadar hızlı ve
atik davranamadılar. Bu husus onları en başından itibaren zorlayan
bir durum oldu ve olacak. Zira CHP dışındaki partilerin hepsinde
öncelikle baraj meselesi var ve bu engeli ancak ittifaklarla
aşabilirler. Ancak ittifak kurma imkânları siyasi ve ideolojik
sebeplerle son derece kısıtlı. Vaka “Siyasette 24 saat bile çok
uzun zamandır” darbımeseli bir şekilde hükmünü icra eder ve
muhalefet kanadı da seçim takvimi içinde kendince mümkün olan en
iyi tedbirleri almaya çalışacaktır. Fakat an itibarıyla, CHP
dışında bütün partilerin önünde ciddi zorluklar bulunuyor.
İYİ Parti için, seçime katılıp katılamama durumu herhâlde
önümü...