Takvimler olsa da olmasa da, zaman “su gibi” akıp gitmeyecek
mi?! Peki, zamanı okumak-anlamak için takvimlerin olması, bizim
vaktin kıymetini daha çok bilmemize ne kadar yardım ediyor?
2016’nın son yazısını yazarken, şöyle bir başlık kullanmıştım: 2016
BİTSİN! Devamında da bu başlığın gerekçesini anlatmaya çalışmış ve
demiştim ki, son gününe gelindiği hâlde ‘Bu yıl bitsin’ temennisi
sadece takvim yapraklarıyla sınırlı değil, geride kalacak zaman
diliminin bütün kalıntılarının da unutulmasına dair bir arzunun
izharıdır… Gerçekten 2016 çok yıkıcı ve yıpratıcı geçmişti. 2015’in
Temmuz’undan itibaren yeniden hortlayan terör dalgası, İstanbul,
Ankara, Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Gaziantep, Bingöl, Adana ve
Kayseri başta olmak üzere, pek çok vilayette kanlı ve kalleş
saldırılarla yüreğimizi kanatmıştı.