Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, rahman ve rahim olan Allah (C.C.)’a hamd ederim.
Salât ve selâm, Peygamberimize âline ve sahabelerine olsun.
Dünya hayatı, yapısı itibarıyla çileli bir hayattır. Bazen zindan
olup insanı boğmaya başlar. Yaşananların hepsi çileli ve meşakkatli
bir imtihandır. İşin şuurunda olanlar bu imtihanı kazanmak için
ilahi rızaya koşarlar. HADİD 21: “Rabbinizden olan bir mağfiret ve
genişliği göklerle yerin genişliği kadar olup Allah’a ve Resulüne
iman edenler için hazırlanmış bulunan bir cennet için yarış yapın.
İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği lütfudur. Allah büyük lütuf
sahibidir.” Bu yarışın engelleri ve zorlukları vardır. Başka bir
ayeti kerimede ise şöyle buyrulmaktadır. ALİ İMRAN 133. “Rabbinizin
mağfiretine ve genişliği göklerle yer kadar olan cennete koşuşun.
Bu cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmıştır.”
Akıllı insan, bu iki ayetin gereğini yerine getirir ve İslam’ı “din
ve düzen” olarak yaşamanın mücadelesini vererek cennete olan
koşusunu tamamlamaya çalışır. Ölmeden cennete girilmez. Bunun için
de Müslüman olarak ölmek gerekir. Bir kimsenin Müslüman olarak
ölebilmesinin esasları ise Kur’an ve sünnet ile bildirilmiştir.
İnsanın dünya hayatı İslam için adanmış bir hayat olursa, böyle bir
hayatın sonunda insan ancak Müslüman olarak ölebilir. İslam ise
zanlarımız ile uydurduklarımız değil, Kur’an ve sünnet ile
bildirilmiş esasların bütünüdür. Bu esaslara bir bütün olarak
uyulmadıkça insan ve toplum iki dünyada da saadet bulamaz.
Allah’tan başka ilah, peygamberimizden başka model ve lider
yoktur.