Saraylar gibi mekânlarda, koskoca sofralarda, âlimlerle yenen
yemekler gündemde. Laforizmalarından
tanıdığımız İbrahim
Eroğlu soruyor:
“Hocam, deveyi hamuduyla yutmak orucu bozar mı?”
Egemenliğin sahibi
Ergin Yıldızoğlu’nun yeni çıkan “AKP,
Siyasal İslam ve Restorasyon” adlı kitabı, bugün
yaşadıklarımızı anlamak ve irdelemek açısından epey yol
gösterici...
Yıldızoğlu’na göre, saraydaki ile AKP’nin Cumhuriyet düşmanlığı,
tarihsel kökleri, geleneği ve mirası olan bir sınıf tavrı.
Cumhuriyetin, ulemayı, dilini, iktidarının mekânlarını ve
simgelerini elinden aldığı, bir anlamda mülksüzleştirdiği bir
sınıfın tavrı.
Saraydakinin özlemi, tutkusu, takıntıları, konuşmaları ve yaşam
tarzı tümüyle bu tavrı betimliyor.
Ancak, algıdaki ısrarın yanlışlığı ortada. Tarihsel akışı, zamanı
büküp bugüne yapıştırmak olası değil.
Örneğin, Cumhuriyetin kurucusunun adını taşıyan toprağa inadına bir
saray diktirip halife sultanlığı geri getirmek, “milli irade,
milli irade” diyerek Abdülhamit
Hanedasıyla ülkeyi istibdada sürüklemek ham
hayal.
Çünkü milli irade, bir Cumhuriyet kazanımı olan egemenliğin,
gökyüzünden ve onun yeryüzündeki temsilcisi sayılan halife
sultandan alınarak kendisine verilmesini özümsemiş durumda. Geri
vermiyor, vermeyecek de.
Yalnızca son seçim sonuçları değil, AKP’nin iktidara gelişinden bu
yanaki seçim sonuçları, milli iradenin ipleri tümüyle siyasal
İslamcılara bırakmadığını, bırakmayacağını kanıtladı.