İktidara geldiler geleli, Osmanlı millet modelini uygulamaya
sokmak için ellerinden geleni yaptılar.
Kamu yönetimi reformu adıyla yapmak istediler, “çözüm süreci”
diyerek yapmaya çalıştılar.
Beceremediler.
Şimdi yine aynı noktadalar. Saray’daki, geçenlerde “Bizim millet
tanımımız özünü İslamın millet anlayışından alır” dedi ve
ekledi:
“Pek çok farklı dinden ve kökenden gelen insanı çatısı altında
toplayan Osmanlı, bunların milliyetlerini dinlerine göre tasnif
etmiştir. Müslümanlar bir millet, Hıristiyanlar bir millet,
Yahudiler bir millettir. Etnik bakımdan zaman zaman çok küçük
karışmalar olsa da, tarihimizin ve coğrafyamızın gerçekliğine en
uygun tanım budur.”
Hukukçu Şahin Mengü’ye göre:
Tayyip Erdoğan’ın kafasındaki millilik anlayışı
anayasaya ve Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılık olarak değil, ümmete
mensup olmak olarak anlaşılıyor. Bu söylemle anayasanın başlangıç
bölümündeki “dinin devlet işlerine ve politikaya kesinlikle
karıştırılamayacağı” hükmü ve devletin “laiklik” ilkesi, yani
anayasa ihlal ediliyor.
Mengü, bu açık anayasaya aykırılık karşısında durumu şöyle
özetliyor:
“Anayasayı korumakla görevli yargı kurumları sindirildiği için
sessiz, üniversiteler ortada yok, sivil toplum kuruluşları güçsüz,
bir iki istisna hariç medya teslim olmuş vaziyette, siyaset zaten
etkisiz.” Al gülüm…
Pancar ile üretim yapan 14 şeker fabrikasının satışı, yine ABD
yetkilileri ile resmi tutanaklara geçirilmeyen gizli kapaklı bir
toplantıdan sonra gündeme geldi.
Benzer olaylar, 2004’te Recep Tayyip
Erdoğan’ın ABD’ye yaptığı gezi sonrası yaşanmıştı.
O gezide, dönemin ABD Başkanı Bush, Erdoğan’a,
nişasta baz...