Türkiye’de siyasetin bu denli sığlaştığı ve sağcılaştığı bir
dönem yaşanmadı herhalde… Kendini Cumhuriyet devriminden yana ve
solda gören seçmenle alay edercesine, onları, “tıpış tıpış”
ifadesiyle özetlenen bir hor görücü tutumla yönlendirmeye,
aldatmaya, kullanmaya kalkışmak, işte bu dönemin ürünü.
CHP milletvekili aday listeleri açıklandıktan sonra CHP
geleneğinden gelen Haluk Pekşen’in
“Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığına
itiraz eden kim varsa liste dışı kalmıştır” sözü, işte tam da bu
dönemi betimliyor.
Bir CHP il başkanının, “CHP’de kimi yöneticiler yerlerinden olmak
istemezler. Altlarında arabalar, lüks odalar, yardımcılar,
danışmanlar ve en önemlisi harcanmaya hazır bol paralardan
vazgeçmek istemezler” sözü kulaklarımızda çınlıyor.
Artık siyaset profesyonelleşmiş. Halka hizmet, bir düşüncel
öğretiye ve yaşam ülküsüne dayalı siyaset yok artık.
Örneğin, Kemal Kılıçdaoğlu’nun hiç vazgeçmediği,
vazgeçemediği bir profesyonel kadrosu var; Erdoğan
Toprak, Gürsel Tekin,
İlhan Kesici, Faik
Öztrak, Tekin Bingöl, Sezgin
Tanrıkulu, Mehmet Bekaroğlu gibi adlar bu
kadronun içinde.
Bunları ortalıkta pek görmezsiniz. “Siyaseten ne üretirler?”
derseniz. Hep yöneticidirler, hep adaydırlar ve partinin her geri
plan düzeninde onlar başrollerde olurlar. CHP’nin örgütlerinden
dişleriyle, tırnaklarıyla, yürekleriyle gelenler, listelerde yok
mudurlar? Vardırlar. Ya milletvekili çıkarılamayacak illerde liste
başındadırlar, ya da diğer illerde liste doldurmaya y...