Binali Yıldırım,
ABD’ye “kepaze” demiş.
Öyleyse…
ABD çıkarları uğruna hazırlanan 1 Mart tezkeresi ile Irak’ın
kuzeyine girmeme karşılığı ABD ile imzalanan 8.5 milyar dolarlık
Dubai Anlaşması, yelpaze mi?
Genelkurmay Başkanı’na liyakat madalyası takan çuvalcı ABD
Generali, paşazade mi?
CIA ajanı Graham Fuller buyurdu diye,
Cumhuriyet ilkeleri, kaldırılması gereken cenaze mi?
BOP Eşbaşkanlığı, uzun boy ölçmeye yarayan endaze mi?
Şam’da cuma namazı kılma uğruna yitirilen canlarımız kazazede
mi?
Olup bitenlerin ayrımında olan yurttaşlar şempanze mi?
Türkiye’nin belini kırdırmayan aydın
Geçen yılın son gününde yitirdiğimiz
Dr. Engin Tonguç,
yaşamını halkın mutluluğu ve yurdun uygarlaşmasına adamış
Cumhuriyet kuşağının son temsilcilerindendi.
Bu adanmış ömrün çilelerini anlatır ya da yazarken, ağlanacak
halimize kahkahalarla güldüren bir biçemi vardı Engin
Tonguç’un...
Cumhuriyetçi atılımın; yeteneksizlik, kötü niyet ve bilgisizlik
paçavralarına bürünmüş kişiliklerce nasıl içten içe kemirildiğini,
durdurulduğunu ve bir karşıdevrime dönüştürüldüğünü çeşitli anılara
dayanarak dillendirirdi.
Mesleğinde babası İsmail Hakkı Tonguç’un bir
yanını, emek ve emekçiden yana olan yanını almış, hekim olarak
uzmanlığını da o yönde yapmıştı.
“Sağlık Yazıları” ve “SSK Yönetiminde 2 Yıl” adlı
kitaplarında, işçi sağlığı ve meslek hastalıkları konusunda
harcadığı çabaların yanında yaşadığı zorlukları, engellemeleri
aktarırken hınzır bir dille “bürokratları” şöyle
anlatır:
“Belkemiksiz, yumuşakça gibi sözcüklerle belirlenen tipik
bürokrat, tek başına hareket etme, karar alma yeteneği
olmayan, yan tutmaktan ödü kopan, her türlü yeniliğe karşı
koyan bir tutucudur. Kendi kanısı ve inancı yoktur. Yumuşak ve
akışkandır, her kaba göre şekil alır. Bu tipe yeni bir iş
yaptırmak istedinizmi, tüm rahatı kaçar. Kıvrak ve mantık
cambazlıklarıyla çok güzel minare kılıfı hazırlar.”