Rize’de “Atatürk ve Gençlik” anıtı kaldırılmıştı.
Sıra, Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk yontusuna gelmiş. Yerine,
bir çay bardağı dikeceklermiş.
Oldu olacak yanına bir de apteshane ibriği ile takunya
kondurun.
Simgeniz olsun, şanınız yürüsün.
Yoğun istek
Genelkurmay Başkanlığı, Anıtkabir’deki çocuk parkını
meğer “yoğun talep” üzerine kurmuş. Resmi açıklamasından
öyle anlaşılıyor.
Tarihimizde, yoğun istek üzerine Mondros Mütarekesi’ni imzalayanlar
olmuştu. Ordu dağıtılsın, silahları elinden alınsın diye.
Yoğun istek üzerine Sevr Antlaşması’nı imzalayanlar çıkmıştı. Yurt
işgal edilsin, emperyalistlerin çizmeleri ile kirletilsin
diye.
Şimdi de yoğun istek üzerine ABD’den “liyakat
madalyası” alanlar var. Lozan’ı reddedenler var.
Kafa, aynı kafa…
Mağara adamının gömütlüğü
Bilim ve Ütopya dergisinin Eylül sayısında Prof.
Dr. Metin Özbek’in neandertallerin, yani
alışıldık tanımlamayla mağara adamlarını irdeleyen bir makalesi
yayımlandı. Makaleye göre neandertaller, dünya tarihinde ilk kez
ölüsüne sahip çıkanlarmış. Kabile içinde saygınlığı olanları, özel
olarak ayrı bir yere gömerler, üzerine de çeşitli türden çiçekler
serperlermiş. Başının altına, kimi kez yassı bir taş, kimi kez de
kullandığı çakmaktaşlarından bir demet yapıp koyarak ölüyü özenle
yatırırlarmış. Yine onların üstüne, günlük yaşamlarında yaraları
iyileştirmek için kullandıkları kırmızı aşı boyasından dökerlermiş.
Çünkü inançlarına göre, ölen kişi yok olmuyormuş, uzun bir
yolculuğa çıkıyormuş. Ölü, er ya da geç bu yolculuktan, yani
uykudan uyanıp dirilecekmiş. Kısacası, mağara adamları bile
gömütlüklerine salıncak, kaydırak filan yapmıyorlarmış. Ölülerine
saygı gösteriyorlarmış.
CHP’nin KHK’leri iptal gerekçeleri
CHP Grup
Başkanvekili Levent Gök’e,
cadı kazanı gibi kaynatılan KHK’ler için Anayasa Mahkemesi’ne
yapılan başvurunun gerekçelerini sorduk. Özetle şu yanıtları
aldık:
- Olağanüstü hal dönemlerinde anayasanın öngördüğü şartlara aykırı
olan KHK’ler olağan KHK’ler niteliğindeydi.
- Anayasanın KHK’lerin konu öğesini olağanüstü halin “gerekli
kıldığı konularla”sınırlandıran hükmü “ölçülülük ilkesi”ne
karşılık gelmekteydi. Ölçülülük ilkesi de, Anayasa Mahkemesi’nin
çok sayıda kararında ifade ettiği gibi, sınırlama amacı ile bu
amaca ulaşmak için seçilen araç arasında hakkaniyete uygun bir
dengenin bulunmasını; önlemin sınırlama amacına ulaşmaya elverişli
olmasını; amaç ve aracın ölçülü bir oranı kapsamasını ve
sınırlayıcı önlemin demokratik toplum düzeni bakımından zorunluluk
taşımasını gerektirmekteydi.