Siyasi transferler maalesef bir ülke gerçeği. Parlamenter demokratik sistemin işlediği toplumların hiçbirinde örneği görülmeyen bir kötü alışkanlık. Çünkü en başta seçmenin iradesine saygısızlık. Bir siyasi görüş adına vatandaşın oyunu alıp sonra “görülen lüzum üzerine” karşıt görüşün safına geçmek ahlaken savunulabilir bir tavır değil. Ama bizde vaka-i adiye.
Şahsi ikbal beklentilerinin harekete geçirdiği transferlere sandalye aritmetiği kaygısındaki parti yönetimlerinin tevessül ve tenezzül etmesi büyük ayıp. Vatandaş nezdinde olumlu bir yansıması da yok bu işin. Mamafih siyasi ihtiraslar ahlaki sınır tanımıyor. Hele iktidar denklemlerinin pamuk ipliğine bağlı olduğu konjonktürlerde akla hayale sığmaz manevralara şahit olabiliyorsunuz.
Geçenlerde de benzer bir vesileyle yazmıştım: Yakın siyasi tarihimizdeki Güneş Motel olayı hafızalarda utançla yer eden kötü bir hatıra. 1977’de iktidardaki AP’den istifa ettirilerek kurulan CHP azınlık hükümetinde her birine bakanlık verilen 11 milletvekili çoluk çocuğuna miras olarak iyi bir isim bırakmadı.
O 11 kişi siyasette ilkesizliğin ve oportünizmin sembolü olarak tarihe geçti. Ecevit’in kariyerinde...