15 Temmuz iki çok önemli değişikliğe yol açtı:
Birincisi, FETÖ üyeleri iç tehdit olmaktan çıkıp dış tehdide
dönüştü.
Türkiye içindeki operasyon alanları daraltıldı, tehdit olma
özellikleri zayıflatıldı, içeriden darbe yapma ihtimalleri
azaltıldı.
Bu tespit elbette artık içeride bir şey yapmayacakları,
yapamayacakları anlamına gelmiyor. Elbette tehdit olma özellikleri
ortadan kalkmadı. Ama ana cephe artık içeride değil dışarıda
kuruluyor ve saldırılar o cephelerden yoğunlaşıyor. Şüphesiz bu çok
daha uzun sürecek bir çatışmanın, saldırganlaşmanın göstergesidir.
Bu yeni tehdit tanımı kaydedilmeli, çok ciddiye alınmalıdır.
Yeni tür dış tehdit,her ülkeden ihale..
Dünyanın her yerinde, bulundukları her ülkede Türkiye karşıtı
hareketlerin ana omurgası haline geldiler. Birçok ülke, Türkiye ile
hesabını bu örgüt üzerinden yürütüyor, onlarla ortaklık kuruyor
artık. Birçok istihbarat teşkilatı Türkiye ile ilgili planlarını,
programlarını onlar üzerinden servis ediyor.
Örgüt, dünya genelinde Türkiye ile hesabı olan her ülkeden ihale
alır oldu. Siyasi alanda, ekonomik alanda, istihbarat alanında
elverişli bir partner haline geldi.
Türkiye ile mücadelelerini dünya genelinde yaydılar, bütün
ülkelerin düşmanlıkları üzerinden yeni bir hareket planı uygulamaya
başladılar. Önceden ABD ve Avrupa istihbarat teşkilatlarının
desteğiyle Türkiye'de rejim değiştirmeye kalkışan örgüt artık çok
daha geniş bir cepheyi arkasına aldı. Onların silahlarıyla açık
savaşa başladı.
O ülkeler ana cepheyi Türkiye dışına taşıdı..
İkinci çok önemli değişiklik ise; Türkiye'ye içeriden operasyon
yapan, içerideki örgütler üzerinden oyun kuran, cepheyi Türkiye
içinde açan ülkeler, yine aynı çevrelerle, örgütlerle
ortaklıklarını devam ettirirken cepheyi 15 Temmuz'dan sonra Türkiye
dışına taşıdılar. İçeriden yıkma yerine dışarıdan yıkma gibi temel
bir değişikliğe gittiler.