YPG, sınırımızdan içeri roketler
yağdırırken ölü taklidi yapışlarını
unutmayız.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı ile destan
yazılırken kulaklarının üzerine
yatışlarını hatırlarız.
Ordumuz kanı ile, canı ile Türkiye'ye masada yer açmak için
çabalarken dillerini yuttuklarını biliriz.
Ancak devletimiz, ABD'ye kafa tutarak diplomatik başarı elde edip
geri adım attırmayı başarmışken, Mehmetçik ya sınır boyunda ya
sınır ötesinde vazifeye hazır beklerken "Savaşa hayır" diyerek
kafalarını çıkarırlar.
Bir yandan her terör saldırısında devleti
suçlamayı bilirler, öte yandan devlet terörü
kökünden kurutmaya yönelik adım attığında
çelme takmaya kalkarlar.
Bir yandan "Suriyeli mülteciler defolsun"
diyerek nefret saçarlar, öte yandan devlet
mültecileri geri yerleştirmek için güvenli
bölge açmaya kalkışınca YPG'ye kalkan
oluverirler.
Bir yandan "şiddet kimden gelirse gelsin" sözleriyle PKK/YPG'yi
açıktan bile kınayamazlar, öte yandan sanki bu olan bitenin
sorumlusu devletmiş ve karşımızdaki de eşitimiz bir orduymuş gibi
"Savaşa Hayır" deyip berrak suyu bulandırmayı umarlar.
PKK, en uzun sınır boyumuzda, devletçilik
oynamaya kalkarken elimiz kolumuz bağlı
oturmamızı bekleyenler, "Savaşa hayır"
değil, "PKK devletine evet" demiş