Dün, Turkuvaz Medya Grubu'nun iki büyük gazetesinin manşetleri
birbirini tamamlar nitelikteydi.
Sabah'ın manşet haberine göre, Türkiye'nin daha önce
sadece Esed rejimine uyguladığı angajman kuralları
kapsamına terör örgütü DAEŞ de alındı. Buna göre DAEŞ, 'güvenliğe
öncelikli tehdit' olarak tanımlandı. Yani, DAEŞ militanları
sınırımıza yaklaştığı anda asker tarafından vurulacak ve en küçük
bir tacize misliyle karşılık verilecek. Asker, bu çerçevede emir
almadan hareket edebilecek.
Daily Sabah'ın manşetten duyurduğu haberin başlığı ise şöyleydi:
Esed rejimi ve DAEŞ, Batı destekli Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO)
karşı ittifak halinde. Buna göre, son zamanlarda İdlib, Halep ve
Deraa'da önemli kazanımlar elde eden ÖSO'ya karşı, Haseke'de gizli
bir toplantıda bir araya gelen DAEŞ ve Esed rejimi komutanları,
ÖSO'yu geriletmek için bir süre ortak hareket etme kararı aldı.
Ayrıca Esed rejiminin hâlen DAEŞ'ten petrol satın aldığı bilgisi de
yer aldı. Haberin "MİT'e yakın bir kaynağa" dayandırılması da,
Sabah'ın manşetinde olduğu gibi, devletin güvenlik tehdidi
sıralamasında artık DAEŞ'in Esed rejimiyle eşitlendiğini kanıtlar
nitelikteydi.
Şimdi bir de şu verilere bakalım: DAEŞ, Kobane'ye saldırdığı andan
itibaren sınıra yaklaşan yaralı YPG'li militanlar Türkiye
hastanelerinde tedavi edildi. Sadece üç gün içinde, DAEŞ'ten kaçan
197 bin Kobaneli Türkiye'ye sığındı. En büyük çadır kent,
Kobane'den gelenler için Suruç'ta hizmete açıldı. Kobanelilere her
gün 60 bin öğün yemek dağıtıldı. Her gün ortalama 700 ton içme suyu
temin edildi. 35 bin Kobaneli sivil Türkiye'de tedavi edildi.
Kobane'ye, kuşatıldığı günden bu yana düzenli olarak, binlerce
yardım dolu araç gitti. Sadece son beş ayda 1920 yardım dolu TIR
gitti.