Türkiye'nin son yıllarda enerji alanında kaydettiği ilerleme,
herhangi bir teknik kapasite artışının çok ötesine geçti. Bugün
altıncı sondaj gemisinin göreve başlamaya
hazırlanması, aslında 2017'de atılan o tek tohumun
olgunlaştığını gösteriyor. Bu hikâyeyi kronolojik olarak
izlediğimizde, enerjide kendi kaderini kendisi tayin etmeye çalışan
bir ülkenin iradesini ve bu iradeye yön veren siyasi vizyonu çok
daha net seçiyoruz.
Her şey, Türkiye'nin artık dışarıdan kiralanan platformlarla,
başkalarının dayattığı takvim ve maliyetlerle arama yapmayı
reddetmesiyle başladı. O dönem Enerji Bakanlığı'nı yürüten
Berat Albayrak, uzun yıllardır dillendirilen ama
hiçbir hükümetin cesaret edemediği bir adımı atmıştı:
Türkiye kendi sondaj ve sismik filosunu
kuracaktı.
Fatih gemisinin alımı, bu stratejinin hem
başlangıcı hem de sembolü oldu. Arkasından Yavuz
ve Kanuni'nin eklenmesiyle üçlü omurga kuruldu;
Oruç Reis ve Barbaros
Hayreddin Paşa ile veri üretiminde dışa bağımlılık
fiilen sona erdi.
Bu...