Buna 5.388 mühürsüz oy ile 694 imzasız tutanağı da içeren sayım
döküm cetvellerindeki usulsüzlükler de 123 sandıkta eklendi.
Yaklaşık 42.000 oya tekabül eden ve iki usulsüzlüğün birden
yaşandığı 123 sandık, farkın 13.000 olduğu seçimi direkt
etkileyeceği için YSK, seçim kararı aldı.
Gerçi oyların sadece yüzde 10'u yeniden sayıldığında bile Binali
Yıldırım lehine 1'e 15 katla fark kapanıyorsa, ortada istatistik
ilmine aykırı bir düzenbazlığın olduğunu görmek için YSK üyesi de
olmaya gerek yok!
Ancak ilginç olan ve işin 123 sandığı aşan bir yönü daha vardı.
Kaymakamlar, ilçe seçim kurullarına, orada seçimde görev alabilecek
kamu görevlilerinin listelerini iletmiş olsalar da süreç içerisinde
nasıl olduysa, görevlendirilen sandık başkanı ve sandık kurulu
üyelerinin önemli kısmı bu listelerin içerisinden seçilmemişti.
Merak uyandıran soru ise, yaklaşık 20.000 kişiye tekabül eden kamu
görevlisi olmayan kişiyi ilçe seçim kurullarının hangi saik ve
güvenle sandık başlarına yerleştirdiğidir. Hazır verilen
kaymakamlık listesi varken, bu geniş 'ithal' listeler nerden
çıktı?