Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasının geçtiğimiz yüzyılın en
büyük trajedisi olduğunu, ardından kurulan 40'a yakın devletin
kendi içinde ve imparatorluk bakiyesi komşu devletlerde yarattığı
sancıları yazmıştık.
Bugün hâlâ Bosna'nın mezar taşlarında,
Gazze'nin yıkıntılarında, Halep'in
harabelerinde bu trajedinin izlerini
görebiliyoruz.
Bir medeniyetin, bir nizamın, bir vicdanın tarihten çekildiği bu
dönemin günümüze izdüşümüne baktığımızda Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyonunu
daha net anlayabiliriz.
Malumunuz mevcut dış politikamızı "yayılmacılık" diye adlandıranlar
var. Oysa bu suçlamayı dile getirenler, aslında Osmanlı'yı yıkan o
"böl, parçala, yönet" siyasetinin
torunlarıdır.
Onların gözünde bölünmüş, güçsüz, kendi içine kapanmış halklar
makbuldür. Çünkü ancak böyle yönetilebilir, ancak böyle
sömürülebilirler.
Oysa Erdoğan'ın hedefi, imparatorluğun emanet bıraktığı bu
coğrafyayı yeniden ortak menfaatler doğrultusunda kalkındırmaktır.
İstanbul'dan...