"Politikacı ile devlet adamı arasındaki fark şudur: Politikacı
sonraki seçimleri düşünür. Devlet adamı ise sonraki kuşağı
düşünür." Winston Churchill
AK Parti hükümeti ilk iktidara geldiğinde herkesin kafasında pek
çok soru işareti ve kuşku vardı. Bu genç ve yeni muhafazakar parti,
Türkiye'nin o döneme kadar gördüğü iktidarlardan ne kadar farklı
olabilirdi ki? Sonuçta ülkede Turgut Özal'dan sonra adeta kısa
ömürlü koalisyon hükümetleri başlamış ve bir hükümetin bırakın dört
yıllık dönemi, bir yılı bile tamamlaması istisnai hale
gelmişti.
2002 yılına gelene kadar son sekiz yılda dört büyük ekonomik ve
finansal kriz yaşanmış ve üç partinin bir araya gelerek ancak
kurabildikleri son hükümet döneminde hiperenflasyon girdabına giren
ülkedeki son krizde tam 24 banka batmıştı. Dolayısıyla 2002
seçimlerinden galip çıkan AK Parti'den beklentiler çok fazla, umut
ise pek azdı.
Bunları o yıllarda Türkiye'de yaşamamış ve doğrudan şahit olmamış
insanlara anlatmak kolay değil. Zira ülkenin içinde bulunduğu
trajedi dakikalara ya da birkaç sayfaya sığmayacak kadar derindi.
Ama bu trajediyi bilmeden de Türk milletinin ülkenin yönetimini
neden 20...