Son bir haftada olan üç gelişmeye bakalım... NATO Müttefik
Dönüşüm Komutanlığı'nda görevli olan Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu
hakkında, 12 Temmuz'da İzmir'deki askeri casusluk davasından
gözaltı kararı verilmişti. Türkiye'ye dönmeyen Uğurlu, 15 Temmuz
darbe girişimi sonrası ise TSK'dan ihraç edildi. Bunun üzerine,
Norfolk NATO Üssü'ne giderek, Amerikan makamlarından sığınma
istedi. Uğurlu hâlen ailesiyle birlikte ABD'de ve oradaki
makamların merhametine kalmış durumda. Zaten ajanlaştırılan bu
kişilerin, sığınma acziyeti karşısında ne alçaklıklara imza
atacağını Allah bilir.
Üst düzey bir istihbarat yetkilisi de, Cumhurbaşkanı'na,
Marmaris'te kaldığı otelde suikast düzenleme girişiminde
bulunanların başındaki Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in
yaptığı hainliklerden birisini şöyle anlatıyordu:
"Geriye dönük baktığımda olup bitenleri ancak şimdi
anlamlandırabiliyorum. İstihbarat kurumlarımız PKK'nın üst yönetim
kadrosundaki hainleri son 2 yıldır çok yakından takip ediyor.
Bunların toplandıkları anda imhası için bir harekât planlıyoruz,
fakat her seferinde bombalamadan yarım saat ya da bir saat önce
bölgeden uzaklaşarak kurtuluyorlar. Defalarca kurtuldular. Bu bir
tesadüf olamazdı. Sonra karar verdik. Bu bilgiyi sadece Genelkurmay
Başkanı ve MİT Müsteşarı bilsin, pilot da yoldayken öğrensin.
Hedefleri bu şekilde etkisiz hale getirme kararı aldık. Fakat yine
başarılı olamadık. Yine bir şekilde haber aldılar ve bombalardan 10
-15 dakika ile kurtuldular. Şimdi anlıyoruz ki bu uçaklara
istihbaratın verdiği hedefi işaretleyen, o noktayı pilotlara
bildiren general maalesef FETÖ'cü çıktı. O general kim biliyor
musunuz? O general Marmaris'e Sayın Cumhurbaşkanımıza suikast
planlayan ekibin başındaki Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş...
Meğer FETÖ'cüler PKK'nın üst kadrosuyla iş birliği
içerisindeymiş."
Şimdi bu haberi, perspektife oturtmaya yarayacak bir başka habere
bakalım.