Edebiyatçı Mehmet Başaran
nasıl anlatır zeytin ülkesini?
Balıkesir’den çıkıp
Edremit’e yöneldiniz mi, sisle kaynaşır,
bütünleşir doğa.
Yamaçlarda koyu yeşil çamlar, aşağılarda açık
yeşil çınarlar, kavaklar.
Kekik kokulu, çam kokulu bir esinti yalar geçer
sizi ve hışırtı Şap Dağı’nın,
Madralar’ın derinliklerine çeker... Bir yunmuş
arınmışlık, bir yeğnilik içinizde.
Zeytin ülkesidir Kaz Dağları
Türkiye’nin...
Kaz Dağları dünya adıyla İda
Dağı’dır. Ege Denizi ise
İyonya.
Kimilerinin iddia ettiği gibi bu adların tümü
Anadolu’dan çıkmıştır. Homeros bu coğrafyada
yaşamıştır. (Hikmet Çetinkaya - Troya’dan
İyonya’ya kitabı)
Baş Tanrı insanlara en yararlı bir şey yaratma
yarışı açmış. Ödüller koymuş. Atı yaratmış Savaş
Tanrısı, “Bundan daha yararlı bir şey olamaz”
demiş Baş Tanrı’ya. “Bir yerden bir yere yel gibi
götürür insanları, ayrılanları kavuşturur savaşta
da...”
Gülümsemiş Athena, gözlerinde dünyayı ışıtan
aklın pırıltıları, kendi yaratısını zeytin
ağacını göstermiş:
“Yoooo demiş, en yararlı şey
budur. Dalı, yaprağı, kökleri, hele hele meyveleri...
İnsanları yaşatacak, yaşamlarını güzelleştirecek
bir ağaç bu.
Kuşaktan kuşağa ulaşacak sesi ve
soluğu... Altın sarısı yağını, toprağın tadını veren
meyvelerini yiyenler ...”
“Tamam tamam” demiş Baş Tanrı,
“Ödül senin...”
Ne ki yaşam?
Mutluluk, barış güvercininin
gagasında bir zeytin dalı...
Tüm güzelliğiyle yaşam demektir
zeytin...
Kaz Dağları Marmara ve Ege’nin oksijen
deposudur bir bakıma...
***
Zeytin mutluluk, yaşam ve
barıştır...
Böyle olmasına böyle ama “ye - satçı
Tanrı” Kaz Dağları’ndan körfeze ineli, kutsal zeytin ağacının
başı dertte.
O oyuk oyuk yaşlı gövdeler iki büklüm,
insan acımasızlığının, aptallığının acısını
çekiyor. Pek çoğunun canı burnunda.
Hele bugünlerde daha büyük bir tehlike söz
konusu. Yasa şimdilik buzdolabına konuldu ama bir bakarsınız
çıkarılır yeniden.