Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu.
Önce şimşekler ardından gök gürültüsü ve
yağmur...
Irmak kıyısında mavi tebeşir evler
vardı.
Karl Krolow’un ağıtları tüm
yüzlere yansıyordu.
Düşsüz uykularımızda kömür
rengi bükülen
kurşunlar görülüyordu.
Bir aşk masalının orta yerindeydik oysa. Tüm
sevişmeleri yarım bırakmıştık. Ağlamak istiyorduk
ağlayamıyorduk...
Gazeteleri
okuyordum...
Önceki
gün Cumhuriyet’in birinci sayfa
manşeti şöyleydi:
“Yine fişleme
dönemi...”
HSK Teftiş Kurulu Yönetmeliği değişmişti.
Müfettişler, yargıç ve savcıların sosyal ve kişisel özelliklerini
gizli fişlere yazacakmış...
Oh, ne iyi....
Arkadaşımız Alican Uludağ’ın
haberini okumaya başladım...
Halkoylamasının ardından üyeleri değişen HSK,
Teftiş Kurulu Yönetmeliği’ni silbaştan
yenilemişti.
Yönetmelikte 2011’de
kaldırılan “hal
kâğıdı” uygulaması böylece geri
dönmüştü.
Aman ne güzel, ne
güzel...
Hal kâğıdı,
yönetmelikte “Denetim dönem
içerisindeki mesleki bilgi ve kişisel ve
sosyal özelliklerinin
değerlendirilmesine yönelik
form” olarak
tanımlanmıştı.
Yeni yönetmeliğe göre yargıç ve savcılar
hakkında gizli araştırma yapılabilecek.
Müfettişler, yargıç ve
savcıların mesleki bilgi ve
becerilerininyanı sıra kişisel ve sosyal özelliklerini de
dosyasındaki fişlere aktaracak.
Ne denir?
Yeme de yanında
yat...
Bunun için personelin gizlice ifadesini
alabilecek. Sadece UYAP verileri değil gözlem yöntemi de
kullanılacak...
Oh ne iyi, ne iyi...