İlkbahar sürgün veriyor...
Sahi siz vişne çürüğü sevdaları bilir misiniz? Sahi
siz sevdalı kırlangıçların öpüşlerine
hiç tanık oldunuz mu? Sahi siz hiç sulara, kanat çırpan kuşlara
bakarak bir gülü dalından koparmadan kokladınız mı?
Siz bilir misiniz, anayasa toplumsal
mutabakat belgeleridir...
Toplumu ayrıştırmak asla değildir...
Hiç düşündünüz mü umudu,
barışı, özgürlüğü,
demokrasiyi, laikliği...
Biri olmadan diğeri olur mu?
Kayısı dalında açan çiçek, ıhlamur ağacının
yalnızlığı, bir çocuğun gülüşü...
Hepsi ama
hepsi aydınlık sabahlara ulaştıracak
hepimizi.
Toplumu geren, ayrıştıran siyaset dili, bize insan sıcaklığında bir
sevgiyi muştulamalı.
Onun için sık sık umuttan söz ediyorum, kardeşlikten,
barıştan, özgür
birey olmaktan...
Bizim çağdaş bir anayasaya gereksinimimiz var.
Sesimizin çoğalması gerekiyor evrende...
Emperyalizme karşı dik durmak. Ezenin değil ezilenin
yanında durmak. Kadına saygı göstermek.
Hayatı kucaklamak, sermaye emek
çelişkisini görebilmek...
Gökyüzünü kuşatan çanlar çalmamalı.
İnfaz memurları bıyıklarını burup kırbaçlarını
şaklatmayacaklar.
Uygar bir dünyanın parçası olan Türkiye’nin temel hak
ve özgürlükler açısından hak
ettiği konuma getirilmesinin, toplumumuzun beklentisi olduğunu
unutturmayacağız...
***
İlkbahar sürgün veriyor...
Çiçekler solmayacak, mavi gök, karanlığa meydan
okuyacak, umut Kafdağı’nın ardına saklanmayacak.
Faşistler, gericiler
ellerinde bıçak, muşta, balta,
palayla üniversiteleri, yurtları basmayacak,
teröristler kalabalıkları bombalamayacak, masum çocuklarımızı kimse
işkenceden geçirmeyecek.
Güle oynaya yaşanacak hayat, umut hiçbir zaman
kaybolmayacak...
Bir huysuz acıyla değil, sevgiyle dokunacağız mor
menekşelere...
Yüksek Seçim Kurulu, referanduma gölge
düşüren “mühürsüz oyların geçerli olduğu” kararının
gerekçesini resmi internet sitesine koymamasının nedenini kamuoyuna
açıklayacak.
Bunun zorunlu olduğunu bilecek.
YSK, gerekçesini açıklamazken yerine 2014 öncesi bazı kararları
sitesine neden koyduğunu kamuoyuna duyuracak.
Derin gecelerde karanlık gölgeler görmekten bıktık
usandık.
Haydi hep birlikte haykıralım: