Bulanık akan ırmaklar, mavisini yitirmiş denizler...
Acılar içinde hüzün topluyorduk geçen
yıllar içinde.
Kim söylemişti, ne zaman yazmıştı anımsamıyorum:
“Zaman geçmiyor biz geçiyoruz...”
Öğle saatlerinde kar bastırdı dün. On dakika sonra hava açtı.
Masmavi gökyüzü altında yürüdüm bir süre.
Gazeteye doğru yürürken, zamanın mı bizim mi geçip gittiğimizi
düşündüm.
Önceki gün iki haber geldi...
Önce Türk dili ve
edebiyatının emekçisi Tahsin
Yücel’in ölüm haberi geldi, bir süre sonra tanınmış
siyasetçi Kamer Genç’in...
Yılların içinde geçip gidiyorduk...
Yazı masama oturduğumda zamanı düşündüm, hayatı.
Bugün günlerden 24
Ocak 2016...
Kaç yıl olmuştu
Sevgili Uğur Mumcu alçakça
katledileli?
23 yıl...
1993’ten 2016’ya varıncaya dek insanlık baş döndürücü bir hızla
yaşadı, dünya küreselleşti, hayatımız vahşi kapitalizmin sarmalında
bir süreci yaşadı.
Terör tırmandı, Ortadoğu kan gölüne
dönüştü, ABD ve AB’nin Büyük
OrtadoğuProjesi’nin ilk adımı
olan “Arap Baharı” yarım kaldı...
Biz ise 40 yıldır terörle birlikte
yaşıyoruz....
Cavit Orhan Tütengil...
Abdi İpekçi...
Muammer Aksoy...
Bahriye Üçok...
Çetin Emeç...
Musa Anter...
Onat Kutlar...
Uğur Mumcu...
Ahmet Taner Kışlalı...
Gaffar Okkan...
Necip Hablemitoğlu...
Hrant Dink...
***
Faili meçhul cinayetlerle Cumhuriyet
yazarları, bilim insanları, barış
güvercinleribirer birer öldürülürken elimiz kolumuz bağlı
kaldı...
Salt çığlıklarımız vardı, acılarımız,
gözyaşlarımız, hüzünlerimiz...
Yaşanan bir rüya mıydı?
Eğer rüya olsaydı yıllar sonra gözlerimizi açar yaşananlara
bakardık!
Yaşananların hepsi gerçekti...
Uğur Mumcu bugün yaşasaydı ne yazardı?
Bana sorarsanız
oğlu Özgür Mumcu’nun
yazdıklarını!
Uğur Mumcu, ölümüne dek hep şöyle dedi:
“Terörün dini, dili, ırkı, inancı olmaz... Terör nereden
gelirse gelsin bir insanlık suçudur...”
Terör bugün küreselleşti, sınırımızın yanı başına
yerleşti...
Biz sadece onları seyrediyoruz...
Suruç’ta,
Ankara’da, Sultanahmet’te karşımıza çıkıyor
zaman zaman.
Zaman geçmiyor, biz geçiyoruz...
Uğur yaşasaydı, Güneydoğu’da yaşananlara, kör
teröre, iki ateş arasında kalıp kaçmaya çabalayan insanlara çok
üzülürdü...
Uğur, hayatı boyunca teröre karşı dik durdu... Bedelini canıyla
ödedi...
Derin devlet Abdi İpekçi, Çetin Emeç gibi
Uğur’u seçti...
Uğur kendi yüreğini koydu teröre karşı
ve hep insanlığı savundu...
Uğur hiçbir
zaman Türk-Kürt düşmanlığı yapmadı.
Uğur’un yaşam rotası barıştan, demokrasiden, kardeşlikten yanaydı
hep...
Üniter devlet çatısı
altında birlikte yaşamak...
Hayat onun için Hayyam’ın dizelerinde olduğu
gibiydi:
“Özgürlük yoluna girmezsen,/ bu yolda koşmazsan
vargücünle,/ yıkamazsan yüzünü kanında yüreğinin,/ yarın
avucunu yalarsın./
Er dediğin kendini yok bilmedi mi,/ cayır cayır yanmadı
mı yürek dediğin,/ haydi öyleyse uğurlar olsun.”