İstanbul’da cumartesi gecesi Beşiktaş
Arena’nın önünde maç sonrası düzenlenen terör saldırısında
resmi açıklamaya göre 37’si
polis, 7’si
sivil 44yurttaşımız yaşamını yitirip şehit
oldu...
Ateş düştüğü yeri yakar...
Türkiye terör
sarmalında yaşıyor.
Alçak saldırı PKK’nin işi...
Kan gölünde beslenenler, çoluk çocuk, sivil, asker, polis ayırt
etmeden kan döküp can almayı sürdürüyor.
Hep söylüyoruz, bir kez daha yineleyeyim:
“Terör nereden gelirse
gelsin bir insanlık suçudur!”
Türkiye halkı yıllardır terörle iç içe yaşıyor, evlatlarımız şehit
düşüyor.
Ne olursunuz kör teröre teslim olmayalım; demokrasimizi,
özgürlüklerimizi genişletelim; toplumsal barışı
gerçekleştirelim.
15/16 Temmuz’da kanlı darbe kalkışması
yapan FETÖ’cü hainlere omuz omuza karşı
koyduysak, bugün de aynı davranışı sergileyelim.
FETÖ, PKK, IŞİD, TAK,
gaddar, gözü dönmüş cani topluluğu...
Kanla besleniyor bunlar.
Amaçları güzel yurdumda bir kaos yaratmak. Türkiye’yi uçuruma
sürüklemek isteyenlere karşı, siyasal görüşlerimiz ne olursa olsun
birlik, beraberlik içinde “yeter artık” deyip direnelim.
Terörü bitirmenin
yolu otoriterleşme olmamalı.
Az önce belirttiğim gibi sevgi, kardeşlik tomurcukları
yüreklerimizde çiçeklenmeli. Kardeşlik, duygu bütünlüğü olursa
terörü sonlandırabiliriz.
Bunu yapmazsak sonuç alamayız...
Bir süre sonra bir başka yerde terör olayıyla karşılaşır,
evlatlarımız şehit olduğunda yine aynı görüntüleri izleriz...
***
Arkadaşımız Nuray Mert, dün Cumhuriyet’te
“Teröre teslim olmayalım” başlıklı yazısında benim de
düşündüğüm bir konuyu yazdı.
Mert, yazısında “Teröre teslim olmayalım, kuru lafta
kalmamalı, gereği yapılmalı. Asıl mesele
ise ‘gereği’nin ne olduğu. Gereği sadece
güvenliktedbirleri değil, gereği mevcut ‘terörle
mücadele’ kafasını değiştirmek.”
Evet, aynen böyle!
Güvenlik, özellikle can güvenliği, devletin
yurttaşlarına karşı en büyük sorumluluğu...
Bunun bir adım daha ötesi var, o da şu:
Güvenlik salt teknik önlemler değil, siyasal ve toplumsal bir
sorun.