Onun öyküsüyle kimse fazla ilgilenmedi; on dört
yaşında yaşamın kirli sularında yok olup
gitti...
Sisli ve soğuk bir Diyarbakır akşamıydı.
Karanlığın gri gölgesi evlerin, caddelerin, sokakların üzerine
düşüyordu...
Evlerin pencerelerinden dışarıya sızan sarı donuk ışıklar, yorgun
düşleri bir karamsarlık çizgisinde buluşturuyor, umutla
umutsuzluğun izlerini yansıtıyordu...
O evlerin birinde on dört yaşındaki Necla Akdeniz,
teyzesinin kızı Işıl Adsız’la birlikte kalıyordu.
Birden evin kapısı çalmaya başladı...
Şimdi, pek çok kişinin bilmediği öyküyü sizlere aktarmaya
çalışalım:
Necla, Kulp ilçesinin boşaltılmayan köylerinden
birisi olan İnkaya’da yaşıyordu. Yaklaşık bir yıl
önce köyünden ayrılıp kardeşleriyle Kulp’taki korucu olan
akrabalarının yanına gider...
Aylardan nisandır...
Bir gece, kardeşleri Güler ve
Serpil’le uyurlarken korucu olan akrabası
Abdullah Dinar odaya girer.
Adbullah silah zoruyla on dört yaşındaki Necla’ya tecavüz
eder...
Bu tecavüzler altı ay sürer...
Bir gün “hamile” kaldığı ortaya çıkar Necla’nın...
Necla çaresizdir!..
Necla’nın yakınları Kulp Savcılığı’na suç duyurusunda
bulunur...
Jandarma olaya el koyar...
Korucu Abdullah Dinar gözaltına alınır ama daha sonra
salıverilir...
Necla’nın teyze kızı Işıl Adsız, Diyarbakır’dan Kulp’a gelir.
Necla...