2
Temmuz 1993 -
2
Temmuz 2017...
Aradan 24
yıl geçmiş...
Nasıl bir şeydir yaşam, nasıl bir şeydir evlat
acısı...
Ölümü nasıl anlatır
insan!
Kimse ağıt yakacağımı
beklemesin...
Çünkü bizdik
ölenler... Bizdik canilerin tuzağına düşenler... Bizdik o
alevlerin içinde cayır cayır
yananlar.
Gözlerinizi yumun, o katilleri daha sonraki
yıllarda kimlerin koruyup kolladığını
düşünün.
Asım
Bezirci’yi, Behçet Aysan’ı, Nesimi
Çimen’i, Metin
Altıok’u, HasretGültekin’i,
onlarca insanımızı, aydınımızı, sanatçımızı, gencimizi anımsayın
yeter.
Biz onların acısını yüreğimizde taşıyoruz
yıllardır.
Salt onlar için
mi?
Musa
Anter için, Uğur Mumcu için, Hrant
Dink için, Gezi olaylarında
yitirdiğimiz gençlerimiz, çocuklarımız
için.
Ankara Gar katliamı, Beşiktaş’taki
alçak saldırı, Gaziantep’teki
terör saldırısı, Reyhanlı,
Suruç, İstanbul...
Şehit haberleriyle her geçen gün ciğerimiz
yanıyor.
Faili meçhullerimizi unutmuyoruz, onların
anıları önünde saygıyla eğiliyoruz...
15
Temmuz’daki FETÖ’cü
kanlı darbe kalkışmasını hiçbir zaman unutmayıp
haykıracağız:
“Terör nereden gelirse
gelsin bir insanlık
suçudur...”
Ağıt
yakmıyoruz...
Adalet istiyoruz herkes
için.
Daha gelişmiş bir demokrasi, insanca bir yaşam,
temel hak ve özgürlükler istiyoruz...
***
Arkadaşım Metin
Altıok’un kızı Zeynep
Altıok, 20 yıl
önce bir mektup göndermişti bana.
Şimdi CHP genel başkan yardımcısı olan CHP
İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, mektubunda şöyle
diyordu:
“.......Ben babamı
kaybetmedim. Sizler
geleceğinizi kaybettiniz. Metin Altıok
ve 35 can
yanarak öldüğü için değil, unuttuğunuz
için. Suskunluğunuz için.
Aydın insanlarımızın ölümüne tepkisiz
kaldığınız için.”
Zeynep Altıok, şöyle devam ediyordu:
“Her şeyden bana kalan
karanlıkta bir çığlık.
Babamın, Metin Altıok’un sesi.
Bağırsam neye yarar, nasılsa
duymazlar; ben bir kömür
ocağının onulmaz göçüğüyüm,
içimde cesetler ve daha
ölmemişler var.”
Haklıydı Zeynep
Altıok...
Neydi 2 Temmuz
1993...
Tekbir sesleri içinde yakılan, perdeleri ateş
topuna dönüşen Sivas
MadımakOteli’nde tutsak kalan onlarca
can.
Devletin polisinin, askerinin bu
katliamı seyretmesi...
Bir askerin kışlasından geç
çıkması...
Devlet isteseydi Madımak yangınını başladığında
söndürebilir, onlarca can cayır cayır
yanmazdı.