Önce Suruç, ardından Ankara
Gar katliamı, acı, gözyaşı, hüzün...
Yaşanan acılar, “oh iyi olmuş, solcular, Kürtler,
teröristler geberdi” diye sevinç çığlıkları atıp cihatçılara
alkış tutan zamana tutsak
toplumun bir kesimi.
Günler geçiyor, haftalar...
Yaşananlar ve yaşayacaklarımız...
Terör yoksulluktan beslenir. Yoksulluğun
olduğu ülkelerde suç oranı yüksektir.
Brüksel’in yoksul ve suç oranının zirve
yaptığı Molenbeek’in nüfusu yaklaşık 100 bin.
Bölgede yaşayan Müslümanların oranı ise
yüzde 40.
Daha
çok Faslılar, Afrika ve Ortadoğu kökenli
Müslümanlar yaşıyor. Türkiyeli Müslümanların sayısı üç bin
kadar.
Paris saldırısına katılan, kanlı katliamda
yer alan iki Fransız yurttaşının Belçika’dan gelip eylemi
gerçekleştirmesinden sonra, öteki Avrupa ülkeleri şu savı ortaya
attı:
“Brüksel’in Molenbeek bölgesi cihatçı kenti oldu.”
Böylece Müslümanlara yönelik baskılar
yoğunlaştı, operasyonlar
yapıldı, yabancı
düşmanlığı arttı.
Belçika Güvenlik ve İçişleri Bakanı Jan
Jambon bir açıklama yapmak zorunda kaldı:
“Molenbeek hükümetin kontrolünde değildir...”
Koskoca bakan çaresizlik içinde!
Yazık!
Saldırganlardan Abdelhamid Abaaoud, Molenbeek’te
doğup büyümüştü. 20
yaşındaki Bilal Hadfi, İbrahim
Abdeslam da Molenbeek doğumlu.
Bu
kişiler Brüksel’den, Paris’ten Rakka’ya
gidip geldiler birçok kez. Saldırı planını Rakka’da hazırladılar
istihbarat biriminin raporlarına göre.