Tarihin içinde yaşar insan; tarihi
öğrendikçe kendi kişiliğini geliştirir; düşünce
süzgecinden geçirdiği bilgileri biriktirir...
15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu İzmir’e çıktı,
İngiliz emperyalizminin desteğinde...
Türkler, Kürtler, Lazlar,
Çerkesler, Boşnaklar Anadolu
coğrafyasında yaşayanlar, düşmana karşı örgütlendiler.
Ulusal Kurtuluş Savaşı üç yıl sürdü, işgalci
düşman yenilgiye uğratıldı.
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda emperyalist devletler
yenildi, bir süre sonra düşmana karşı işbirliği yapan
güçler arasında hesaplaşma başladı. Düşmana karşı ortak cephe
oluşturan toplumsal güçler bir iktidar
savaşına girişti.
1922’den sonra başlayan bu
süreçte Mustafa Kemal, laik demokratik
cumhuriyetin temelini atarken, karşı güçleri, düşmanla
işbirliği yapan sarayı ve yandaşlarını alt
etti.
İlhan Selçuk bir yazısında şöyle
der:
“Tersi de olabilirdi; o zaman ne cumhuriyet
devrimi gerçekleşebilirdi ne de saltanat
ve hilafet yıkılırdı.”
Türkiye 2015 yılının ortalarında sancılı
bir dönemden geçerken, din eksenli milliyetçi bir siyaset
sarmalıyla karşı karşıya.
Aydınlanma Devrimi’nin bir anlamı kalmamış, eğitim
sistemi
çökmüş, Türk-İslamve Kürt-İslam
Sentezi, hayatın bir parçası olmuş...
1922’de düşmanla işbirliği yapan sarayı ve yandaşlarını alt eden
aydınlanmacı düşüncedir.
Uygar bir toplum yaratmaktır!
Sanayileşmek ve üretmektir!
Devrimin ruhunu Köy
Enstitüleriyle ülkeye yaymaktır!