Düşünen değil
düşünmeyen, sorgulamayan bir
toplum, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerin bir yaşam
biçimi olduğunun farkına varabilir mi?
Bugün Irak, Suriye, Libya gibi ülkelerin
haline baktığımızda, baskıcı
rejimlerin bu ülkeleri ne hale getirdiğini açık seçik
görebiliriz.
Adına isterseniz iç savaş,
isterseniz mezhep savaşları deyin
oralarda kardeş
kardeşi boğazlıyor, köktendinci
terör gelmiş geçmiş tüm uygarlıkları yok
ediyor.
Emperyalizmin ağababaları, bu olup bitenlerden şimdiye dek ders
almadığı için o coğrafyada yaşamak zor.
Yaşadığımız topraklardaysa terör
giderek azgınlaşırken, demokrasi,
temel hak ve özgürlükler bir kenara
itilip gazeteciler,
aydınlar, bilim insanları “vatan
haini” ya da“terörist” denilerek
tutuklanıyor...
Toplumun giderek
dilsizleştiğini, insanların sağduyularını
yitirdiklerine tanık oluyoruz gün gün...
Anayasaya ters düşen yasalar çıkarılırken muhalefetin
de diline bir şeyler olmuş...
Dilsizlik onlara
da bulaşmış...
Susmak değil
konuşmak, demokrasiye ve
özgürlüklere sarılmak zamanıdır.
Susarak bir yere varılmaz...
Bunun acı sonuçlarıyla karşı karşıya kalındığında iş
işten geçer...
Terörü lanetlerken laik, demokratik, sosyal, hukuk
devletinden vazgeçmeyeceğiz...
Temel hak ve özgürlüklerin
elimizden alınmasına, insanların
yaftalanmalarına, aşağılanmalarına göz
yummayacağız.
Yalan bir algı yaratarak, baskı ve şiddeti artırmaya çalışanlara
karşı demokratik
mücadelemizi yapacağız...