Duygularımızı, düşüncelerimizi yitirdik, sözün
bittiği yere geldik...
Hani yaşadığımız topraklarda ölümler olmayacaktı, kaygılarımızın
yerini sevgi, kardeşlik alacaktı!
Hani kucaklayacaktık
birbirimizi, hani alacakaranlıklarda
vurulmayacaktıçocuklarımız...
Silopi, Cizre, Nusaybin,
Dargeçit ve Sur’da sevdanın varlığı saracaktı
hepimizi...
Çocuklar ağlamayacaktı, güle oynaya okullarına
gidecekti...
Kör terör yaktı yıktı her yeri...
Operasyonlar, çatışmalar, şehitlerimiz...
Neden başladı, niçin böylesine şiddet sarmalına
girdi Güneydoğu?
Başka kentlerden polis, asker yığınak yaptı oralara...
Oralarda hayat durdu, kepenkler
indirildi, göç başladı.
Güneydoğu’da beş ilçe
tanklarla kuşatıldı...
Çatışmaların hangi boyutta olduğunu bilmiyoruz, sağlıklı bilgi
alamıyoruz.
Buradan sormak istemiyorum:
“PKK’nin dağ kadrosu ne zaman indi ilçelere?”
Bunun yanıtı yok!
Bir ay önce değil belki bir yıl önce indi...
Hendek kazdı, duvarlar ördü, kurtarılmış mahallelere
yerleşti.
O zaman bir soru daha:
“Devlet bilmiyor muydu PKK’nin o kurtarılmış mahallelere
yerleştiğini?”
Asker,
polis Silopi’de, Cizre’de,
Sur’da, Nusaybin’de, Dargeçit’te...
İlçeler tanklarla kuşatılmış...
İnsanlar evlerinden çıkamıyor, hastaneye,
bakkala gidemiyor...
Sıkıyönetim var sıkıyönetim...
Hava soğuk oralarda, hava buz
kesiyor.
Umutlar bitmiş, okullar kapanmış, korku dağları bekliyor...